Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2019/2114 E. 2020/7542 K. 24.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2114
KARAR NO : 2020/7542
KARAR TARİHİ : 24.11.2020

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı murisleri vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili; davalıların sürücüsü, maliki ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın davacının yaya olan eşine kusurlu olarak çarpması sonucu murisin vefat ettiğini, bu nedenle destekten yoksun kaldığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden, 100,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden dava tarihinden, sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 4.365,50 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı …Ş. vekili, müvekkilinin araç kiralama faaliyeti ile iştirak ettiğini, kazaya karışan aracın uzun süreli araç kira sözleşmesi ve sözleşme değişikliği protokolüyle dava dışı şirkete 36 ay süre ile kiralanıp teslim edildiğini, fiili hakimiyetinin kendilerinde bulunmadığını, işleten sıfatı olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili; davacıya SGK’dan maaş bağlandığını, maddi tazminat alacağının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, kazada müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığını, SGK tarafından davacıya aylık tahsis edildiğini, gelir kaybı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı … ve Genel Sigorta A.Ş yönünden; davanın kabulüne; Söz konusu maddi tazminat ödenmiş olduğundan; tazminatın ödenmesine ilişkin hüküm kurulmasına yer olmadığına, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, davacı mirasçılarının toplam alacağının 8.306,94 TL olduğunun tespitine, 16/01/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat eden …’in eşi davacı … mirasçıları için belirlenen 5.000,00 TL manevi tazminatın 16/01/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacı … mirasçılarına veraset ilamındaki payları doğrultusunda ödenmesine, davalı … Tic. San. A.Ş yönünden; pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı murisleri vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, bozmaya uygun yapılan yargılamaya, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı … vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) nolu bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, davacı murisleri vekilinin tüm temyiz itirazlarının hukuki yarar bulunmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
BK’nın 45/II. maddesine (6098 sayılı TBK m. 53) göre; ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Söz konusu zararın hesaplamasının da doğru yapılması gerekir.
Somut olayda bozma ilamı öncesi ilk kararda hükme esas alınan 19.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda desteğin kaza tarihinde 81 yaşında olduğu, PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömrünün 4 yıl 6 ay 10 gün olduğu belirtilerek hesaplama yapılmış ve yapılan hesaplamaya göre mahkemece davanın maddi tazminat yönünden kabulüne karar verilmiştir. Dairemizin 2014/18250 – 2017/1475 sayılı 14/02/2017 tarihli bozma ilamı ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu belirtilmiş, kabule göre ise; pasif dönem zararı hesabında pasif dönemde ücretli çalışma olmadığı için asgari geçim indiriminin hesaplamada dikkate alınmaması gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada bilirkişiden 19.02.2019 tarihli ek rapor alınmış, hükme esas alınan raporda, kaza tarihindeki asgari ücret üzerinden 55 aylık destekten yoksun kalma zararı hesaplanmış daha sonra üzerine 3 yıl daha destek süresi belirlenerek hesaplama yapılmış olup toplamda 8.306,94 TL destekten yoksun kalma zararı hesaplanmıştır. Hatalı olarak düzenlenen bilirkişi raporu denetime elverişli olmayıp mahkemece hükme esas alınmıştır. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; konusunda uzman aktüerya bilirkişisinden, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 Esas- 1990/199 sayılı kararı ve Dairemizin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak desteğin ve hak sahiplerinin muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; desteğin muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması ilkelerini de gözeten, pasif devre zararının hesaplanırken asgari geçim indirimsiz asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmak üzere ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre ve usulü kazanılmış haklar gözetilerek karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
3-6098 sayılı TBK.’nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat
bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda mahkemece bozma öncesinde verilen ilk kararda davacı için 4.000,00 TL manevi tazminat takdir edilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmemiştir. Bu durumda hükmedilen manevi tazminatın davacı taraf bakımından kesinleştiği dikkate alınmadan davacı taraf lehinde manevi tazminat miktarının artırılarak 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca davalı … vekilinin manevi tazminat yönünden temyiz incelemesinde; yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve hukuki olgulara göre mahkemece bozma öncesi verilen ilk kararda hükmedilen 4.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın yerinde olduğu görüldüğünden, mahkemece vefat eden davacı lehine 4.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken bu sebeple de yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin sair temyiz itirazları ile davacı murisleri vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 10,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’ya geri verilmesine 24/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.