Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2019/1182 E. 2020/5151 K. 06.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1182
KARAR NO : 2020/5151
KARAR TARİHİ : 06.10.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili davalı-borçluya ait dairenin kalorifer borusunun patlaması sonucu akan suyun alt katta bulunan sigortalıları Hüseyin İmanlı’ya ait daireye sirayet etemesi sonucu oluşan hasar dolayısıyla 09/05/2011 tarihinde sigortalıya 15.059,72 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödeme bedeli ile takip tarihine kadar işlemiş faizin tahsili amacıyla davalı aleyhine İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2011/22461 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu beyanla, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla yasal dayanaktan yoksun itirazın iptaline, takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatı ile davalının mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu edilen poliçelerin yenilenme zamanının 12 Şubat olduğunu, önceki yıllarda poliçe vadesinin 12.02.2010-12.02.2011 tarihi olduğunu, davaya konu edilen su basması olayında poliçenin yenilendiği tarihin 14.02.2011-14.02.2012 olduğunu, ilgili poliçede 2 günlük boşluk olduğunu ve işbu poliçenin 2 gün boşluktan sonra yenilendiğini, mevcut eksper raporunda hasarın, sigortasız geçen iki günlük zamanda gerçekleşmiş olduğu, sigortalı yetkilisinin hasar ihbarından sonra 14.02.2011-14.02.2012 vadeli poliçeyi üretmiş olduğu kanaatine varıldığı hususunun açıkça beyan edildiğini, bu durumda sigorta şirketinin zararı talep etme/dava etme hakkı olmadığını, davacının dava açma yetkisi olmaması sebebiyle davanın sıfat yokluğundan reddini talep ettiklerini, bina sigorta bedelinin, sigorta değerinden düşük olduğundan eksik sigortanın da söz konusu olduğunu, hasarla ilgili olmayan işlerin talep edilip edilmediğinin,
alınan tekliflerin piyasa değeri üzerinde olup olmadığının incelemeye tabi tutulması gerektiğini, davalının çok yaşlı ve bakım evinde olduğu ve anahtarının bina yönetiminin gözetiminde apartman görevlisinde olduğunu, bu nedenle davacının dairesinden kaynaklı su borusunun patlaması olayında yönetimin tam kusurlu olduğunu, yönetiminde davaya dahil edilmesini talep ettiklerini, izah edilen sebeplerle öncelikle davacı yanın dava dilen sebeplertejineelikle davacı yanın dava açmada hukuki yararı,taraf sıfatı, alacak hakkı bulunmadığından davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesini, aksi hald beyanları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul 12 İcra Müdürlüğünün 2011/22461 sayılı icra dosyasına yapılan icra takibine yaptığı itirazın 15.059,72.TL üzerinden iptali ile takibin iş bu miktara takip talebinde belirtilen şekilde yasal faiz yürütülmek suretiyle ve takip talebindeki diğer koşullarla birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 771,54 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 06/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.