Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2019/1114 E. 2021/559 K. 02.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1114
KARAR NO : 2021/559
KARAR TARİHİ : 02.02.2021

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Asıl davada davacı …Ş. vekili; davalı … borçlusu … hakkında davacı bankanın 27/02/2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağından dolayı Konya 5.İcra Müdürlüğünün 2016/4265 sayılı dosyası ile 21/03/2016 tarihinde icra takibine geçildiğini, davalı borçlunun alacağı karşılayacak malvarlığının bulunamadığını, davalı borlu adına kayıtlı … ili … ilçesi 2689 ada 90 parsel, 30 nolu bağımsız bölümde kaim taşınmazın 1/4 hissesinin 02/10/2015
tarihinde 16.000,00TL bedelle, 479 ada 17 parsel, 5 nolu bağımsız bölümde kaim taşınmazın 1/4 hissesinin 02/10/2015 tarihinde 7.000,00TL bedelle takipten kısa bir süre önce diğer davalıya devredildiğinin tespit edildiğini,davalıların kardeş oldukları ve iyi niyetli olup olmamasının da bir önemi olmadığını belirterek, tasarrufların iptali ile icra dosyası yönünden cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı …Ş. vekili; davalı … hakkında Konya 7. İcra Müdürlüğünün 2016/4506 ve 2016/2856 sayılı dosyaları ile toplamda 95.772,51 TL tutarında takip başlattıklarını, davalı borçlunun alacağı karşılayacak malvarlığının bulunamadığını, takbis kayıtlarında … adına kayıtlı Konya ili Selçuklu ilçesi Medrese Mahallesi 2689 ada 90 parsel 30 nolu bağımsız bölümde kaim taşınmazdaki payı ile 479 ada 17 parsel 5 nolu bağımsız bölümde kaim taşınmazdaki payını 02/10/2015 tarihinde 43925 yevmiye nolu işlem ile annesi … ile kardeşleri … ve …’a devrettiğinin ortaya çıktığını, 2004 sayılı İİK’nun 278 maddesi kapsamında tasarrufların iptali ile icra dosyaları yönünden cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; davacının aciz vesikası sunmadığını, dava şartlarının oluşmadığını, davacının borcuna yetecek miktarda hatta daha fazla malvarlığı olana borçluya ilişkin iptal davası açmasında bu yönden de hukuki bir yarar olmadığını, dava konusu taşınmazların 1/4 oranındaki hissesinin müvekkilinin 27/08/2015 tarihinde vefat eden babasından müvekkiline miras yoluyla intikal ettiğini, abisi …’un intikal eden taşınmazların miras bütünlüğünü korumak adına hareket ettiğini ve taşınmazdaki hissesini bedelini ödeyerek satın aldığını, hatta müvekkilinin bu hissenin satışından sonra davacı bankaya ve başka borçlarına ilişkin ödemelerde bulunduğunu bunlara ait dekontları da dosyaya sunduklarını, satılan taşınmazlardan bir tanesinin zaten müvekkilin annesinin yaşadığı taşınmaz olduğunu, …’un hisseyi miras bütünlüğünü ve annesinin yaşadığı evde kalmasını sağlamak istediğini, taşınmazların değerinde satıldığını, davacının davalıların malkaçırma ve zarar verme kastı ile hareket ettiğini ispatlaması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, … ve … vekili; dava konusu taşınmaz hisselerinin 27/08/2015 tarihinde vefat eden babalarından 11/09/2015 tarihinde miras yoluyla mirasçılar üzerine kayıt ve tescil edildiğini, Bilal’in borçları nedeniyle taşınmaz hisselerini satmak
istediğini davalı …’a söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin 50.000,00TL bedelle miras hisselerini satın aldığını, hisse bedelinin bir kısmını daha önceden davalı …’e borç olarak verdiği ama alamadığından borçlarına mahsup ettiğini kalan kısmını da kendisine nakit olarak verdiğini,devir tarihinde muaccel bir alacağı olmadığınıı ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Davalılar … ve … yönünden birleşen dosya açısından 18/01/2018 tarihli oturumda dava takip edilmediğinden 3 aylık yasal süre içerisinde de dava yenilenmediğinden bu davalılar hakkındakİ davanın açılmamış sayılmasına, asıl dava ve birleşen davada … ve … yönünden her iki davanın kabulü ile davalılar arasındaki … ili … ilçesi 2689 ada 90 parsel 12. Kat 30 bağımsız bölüm nolu mesken vasfındaki taşınmazın 1/4 hissesi ile Yine … ilçesi 479 ada 17 parsel sayılı 1. Kat 5 bağımsız bölüm nolu mesken vasfındaki taşınmazın 1/4 hissesinin davalılar arasındaki tasarrufunun iptali ile, her iki davacıya icra dosyasındaki alacakların yönünden cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmiş; hüküm asıl ve birleşen davalı … vekili ile asıl ve birleşen davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Konya Bölge Adliye Mahkemesince, İstinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, asıl ve birleşen davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 Sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK’ya eklenen EK-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2019 yılı için 58.800,00 TL’dir.
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takibe konu alacak miktarı ile iptali istenilen tassaruf bedelinden hangisi az ise o bedel oluşturmaktadır.
Somut olayda ;asıl dava yönünden davacı … 40.503,80 TL alacağın tahsilini sağlamak üzere tasarrufun iptalini talep etmiş olup, alacak miktarı tasarrufun iptali talep edilen taşınmazların değerinden daha düşük olması nedeniyle, karar tarihi itibari ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da karar verilebileceğinden davalı … vekilinin temyiz isteminin asıl dava yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Birleşen dava yönünden yapılan temyiz incelemesinde; ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak asıl ve birleşen davalı … vekili ile asıl ve birleşen davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davalı … vekilinin asıl dava yönünden sunduğu temyiz dilekçesinin hükmün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açılanan nedenlerle asıl ve birleşen davalı … vekilinin birleşen dava yönünden temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, aşağıda dökümü yazılı 3.406,80 TL kalan onama harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalı …’dan alınmasına, 02/02/2021 gününde oybirliği ile karar verilmiştir.