Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/67 E. 2018/11156 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/67
KARAR NO : 2018/11156
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen 2003/254 E. sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen 2010/150 E. sayılı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Asıl dosyada davacılar vekili 01.06.2002 tarihinde … plakalı aracın neden olduğu trafik kazasında davacıların eş ve babaları … ölümü nedeniyle 85.000.000.000 TL maddi,15.000.000.000 TL manevi olmak üzere toplam 100.000.000.000 TL tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Birleşen … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/254 Esas sayılı dosyasında davacılar vekili, aynı kazada davacıların murisi …’un vefatı nedeniyle 113.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesini talep etmiştir.
Birleşen … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/150 Esas sayılı dosyasında davacılar vekili, aynı kazada davacıların eşleri … ve …’un vefatı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi, 1.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, asıl davanın kısmen kabulü ile, davalılar .. ve … yönünden davanın reddine, davacılar …, …,… ve …’in 20.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin Mahkemenin 2003/253 esas sayılı dosyasında daha önce talep edilmiş olması nedeniyle reddine, davacılar … için 59.000,00 TL,… için 5.586,00 TL, … için 6.035,00 TL, … için 4.654,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar .. ve … haricindeki davalılardan dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için 70.000,00 TL … için 7.000,00 TL,… için 8.000,00 TL maddi tazminatın davalılar … ve …’dan dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, davacılar …, … ve … için 5.000,00’er TL olmak üzere toplam 15.000,00TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle tahsiline, birleşen 2003/253 Esas sayılı dosyası ile birleşen 2010/150 Esas sayılı dosyada; davalıların kazada kusuru olmaması nedeniyle davanın reddine, birleşen 2003/254 Esas sayılı dosyada açılan davanın kısmen kabulü ile; davalı … yönünden açılan davanın reddine,davacı … için .
75.000,00 TL, … için 6.000,00 TL, … için 7.000,00 TL ve … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 93.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılar … ve …’dan alınarak davacılara ödenmesine, her bir davacı için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılar … ve …’dan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm, asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava ve birleşen dosyalar aynı trafik kazası nedeniyle kazada ölenlerin mirasçılarının açtıkları maddi ve manevi tazminat davalarıdır.
Bilindiği üzere …’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. Maddesinde ise:
“(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (…/ …, …/ …., …; … Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, … 2011, s.472).
Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve …’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Yukarıda vurgulanan hususlar,…’nun 19.04.2006 gün ve E:2006/4-142, K:229; 05.12.2007 gün ve E:2007/3-981, K:936; 23.01.2008 gün ve E:2008/14-29, K:4; 19.03.2008 gün ve E:2008/15-278, K:254; 18.06.2008 gün ve E:2008/3-462, K:432; 21.10.2009 gün ve E:2009/9-397, K:453; 24.02.2010 gün ve E:2010/1-86, K:108; 28.04.2010 gün ve E:2010/11-195, K:238; 22.06.2011 gün ve E:2011/11-344, K:436 ; 08.02.2012 gün 2011/10-726 E,2012/57
K ;28.09.2012 gün 2012/3-444 E ,2012/638 K; 16.03.2012 gün 2012/2-97 E,2012/203 K sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.Yine 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı … İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören …’nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama gerek yargı erki ile yargıcın, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Bununla birlikte;Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının da açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
2-Yerel Mahkeme dosyasının incelenmesinde ise, ilam başlığında asıl ve birleşen dosyalardaki tarafların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin asıl ve birleşen dosyalar yönünden ayrı ayrı ve açık şekilde yazılmadığı,
Kararın gerekçesinde; asıl ve birleşen dosyalar yönünden tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve
anlaşamadıkları hususların anlatılmadığı, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin hükmün dayandığı hukuki esasların açıklanmadığı,
Asıl davaya ilişkin hüküm fıkrasında birleşen dosyalarla ilgili bentlerde tesis edilmesi gereken hükümlerin bulunduğu; bu durumun hüküm fıkraları arasında mükerrerliğe yol açtığı, hüküm fıkrasının çelişkili açıklık, anlaşılırlık ve uygulanabilirlikten yoksun olduğu, kararın gerekçesi ile sonucu arasında bulunması gereken uyumun denetlenemediği,
Davanın taraflarının dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve …’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunmasının zorunlu olduğu görülmüş, bu nedenlerle 6100 sayılı Yasanın 297, 298/2 ve 321. maddelerinde belirtilen zorunlu unsurları taşımadığı ve infazda tereddüt yaratacağı anlaşılan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Bu bakımdan; ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar olmadığına göre, mahkemece yapılacak iş; özellikle Anayasanın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nun 297. (Mülga HUMK.nun 381, 388 ve 389.) ve 27.maddeleri de gözetilerek taraf bilgilerinin, tarafların iddia ve savunmalarının ve karar gerekçelerinin açıkça kaleme alındığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olmalıdır.
3-Bozma nedenlerine göre,davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmediğine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davacılara geri verilmesine 22/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.