Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/6128 E. 2018/12636 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6128
KARAR NO : 2018/12636
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalıların sürücü ve işleteni olduğu araç ile müvekkilerinden Oğuz’un sürücüsü olduğu motorsikletin 15.09.2010 tarihinde çarpışması sonucu Oğuz’un yaralandığını, yürümekte zorlandığını, Oğuz ile birlikte anne ve babası olan diğer müvekkillerinin de maddi ve manevi zarar gördüklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Oğuz için 7.500,00 TL maddi ve 150.000,00 TL manevi, baba Yusuf için 3.500,00 TL maddi(motorsiklet hasarı nedeniyle) ve 25.000,00 TL manevi, anne Emine için 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında Oğuz için maddi tazminat talebini 54.077,30 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekilleri, müvekkillerinin kusursuz olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; Oğuz için açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 54.077,30 TL’nin, Yusuf için açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 2.500,00 TL’nin; manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile Oğuz için 18.000,00 TL, Yusuf için 8.000,00 TL ve Emine için 8.000,00 TL’nin olay tarihinden işleyecek
yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde ve özellikle, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundaki kusur dağılımının oluşa uygun olması sebebiyle benimsenmesinde ve uzman bilirkişilerce düzenlenen maddi tazminata ilişkin raporun ( 2 nolu bent dışında) hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre aşağıdaki (2) ve (3) nolu bentlerin kapsamı dışında kalan davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasında oluşan cismani zarar ve hasar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nun 85. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
Dava dilekçesinde, kazada hasarlanan davacı …’a ait motorsikletin hasar bedeli 3.500,00 TL’nin tazmini de talep edilmiştir. Yargılama sırasında makine mühendisi bilirkişiden alınan raporda kaza nedeniyle motorsikletin pert olduğu, kazadan önceki değerinin 3.000,00 TL olup bundan hurda değeri 500,00 TL düşüldükten sonra bulunan 2.500,00 TL’nin davacının toplam zararı olduğu belirtilmiş, mahkemece de bu miktarın davalılardan tahsiline karar verilmiş ise de; mahkemece motorsikletin 2.500,00 TL’lik toplam zararından sürücünün kusuru oranında indirim yapılarak bulunacak miktarın davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken kusur indirimi yapılmadan yazılı şekilde hüküm verilmiş olması doğru değildir.
3-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı
gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılara takdir olunan manevi tazminatın bir miktar çok olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 24/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.