Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/5810 E. 2018/12654 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5810
KARAR NO : 2018/12654
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, asıl davada, müvekkillerinin oğulları/kardeşi olan Şerafettin’in yolcu olarak bulunduğu motosiklete, davalılardan Axa Sigorta A.Ş.’ye zorunlu mali sorumluluk sigortalı, diğer davalılardan Evren’in sürücü ve Kerem’in maliki bulunduğu aracın çarpması sonucu Şerafettin’in motosiklet sürücüsü ile birlikte vefat ettiğini, murisin Kemer’de bir otelde garson olarak çalıştığını, müvekkillerinden müteveffanın kardeşi Şaban’ın ise yolcu gemisinde garson olduğunu, olay nedeniyle 3 ay çalışamadığı ve yol masrafı ile gelir kaybına uğradığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla Şaban için 500,00 TL. maddi, yol, konaklama, cenaze-defin giderleri için 500,00 TL., davacıların her biri için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 15.000,00’er TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini
talep etmiş, birleşen davada motosikletin işleteni ve trafik sigortacısını davalı olarak göstermek suretiyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilleri için 1.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatı, 500,00 TL cenaze ve defin giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, işleten şirketten her bir davacı için 15.000,00’er TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiş, cenaze giderini 1.200,00 TL., davacılar Yonüs ve Satu için destekten yoksun kalma tazminatını ayrı ayrı 27.474,88 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile birleşen … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E-K sayılı dosyasında davacı … için 20.000,00 TL., Satu için 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına, sigorta şirketlerinin bu miktarlardan limitleri ile sorumlu tutulmasına ve sigorta şirketleri ile ilgili faizin dava tarihinden itibaren uygulanmasına, davacı …’ın maddi tazminat talebinin reddine, davacılar Yonüs ve Satu için 5.000,00’er TL ve … için 3.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan …, … ve ….’den alınmasına, sigorta şirketleri manevi tazminattan sorumlu olmadığından sigorta şirketleri için karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda; dava dilekçesinde, desteğin … ‘de bir otelde garson olarak çalıştığı, 600,00 TL maaş ve bahşişlerle 1.500,00-2.000,00 TL gelirinin bulunduğu belirtilmiş, davacı tanıkları, desteğin bahşişlerle birlikte 1.000,00-1.500,00 TL gelir elde ettiğini beyan etmişler, iş yeri tarafından, belgeleri gönderilmek suretiyle desteğin net 418,00 TL maaşla çalıştığı bildirilmiştir. Mahkemece işyerinden bildirilen ücret esas alınarak, desteğin asgari ücretin 1,19 katı ücret düzeyinde gelir elde ettiğinin kabulü ile hesaplama yapılmıştır.
Davacı vekili ve tanıklar tarafından desteğin, maaşından da fazla olacak şekilde bahşiş kazancının bulunduğu beyan edilmektedir.
Bu durumda mahkemece, çalıştığı iş yerinden desteğin aldığı ortalama bahşiş miktarı ile bunun süreklilik arz edip etmediği sorularak, kaza tarihinden geriye doğru bir yıllık süre içinde desteğin aylık ortalama aldığı bahşiş gelirinin ne kadar olduğunun tespiti gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Somut olayda; desteğin yolcu olarak bulunduğu dava dışı müteveffa idaresindeki motosikletle, davalı …’in sürücü, Kerem’in malik ve Axa Oyak Sigorta AŞ.nin trafik sigortacısı olan aracın çarpışması sonucu çift taraflı trafik kazası meydana geldiği, 25.08.2005 tarihli ölü muayene raporunda; desteğin “…kafa bölgesinde meydana gelen çökme kırığı sonucu oluşan beyin hasarının, dolaşım ve solunum durmasına sebep olduğundan ölümün gerçekleştiğinin…” belirtildiği, yine ceza dosyasındaki bilirkişi raporunda; “..motosiklet sürücüsü ve yolcu desteğin 25.08.2005 günü saat 02:30 sıralarında aşırı alkollü bir vaziyette gerekli emniyet tedbirlerini almadan (koruma başlığı ve gözlüğü almadan) gitmekte iken …” tespitinin yer aldığı, davalı taraflarca iddia edildiği üzere, desteğin alkollü sürücü aracında, kask vb. emniyet tedbirlerini almadan yolculuk yaptığı, mahkemece, “…medeni ve borçlar kanunundaki takdiri indirim hakkı kullanılmak suretiyle…” denilerek, davacı anne ve baba için destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, BK.nun 44. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerekirken, bu hususun, takdiri indirim hakkı olarak değerlendirilip, oran da belirtilmeksizin, davacıların aleyhine olacak şekilde afaki olarak tazminat miktarından indirim yapılması uygun görülmemiştir.
Bunun yanı sıra, bir olayda birden fazla müterafik kusur durumu bulunsa dahi (alkollü sürücü aracına binmek ve kask takmamak) her bir müterafik kusur durumu için ayrı ayrı indirim yapılamayacağı gibi Dairemizin yerleşik uygulamasına göre müterafik kusur indirim oranı %20’yi de geçemeyecektir.
Bu durumda, desteğin müterafik kusurunun varlığı dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkemece müterafik kusur nedeniyle tazminattan 20 oranında indirim yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Dava dilekçesinde talep edilen ve ıslaha konu olan faturalı olan cenaze gideri hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi de H.U.M.K.(H.M.K.) nun hükümlerine aykırı olup doğru değildir.
4-BK’nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar ve olay tarihi, müteveffanın yolcu konumunda bulunması gibi hususlar da dikkate alındığında, davacılar için takdir edilen manevi tazminatların az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
5-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1), (2), (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 24/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.