YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4796
KARAR NO : 2018/12806
KARAR TARİHİ : 26.12.2018
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davacı tarafından işyeri sigorta poliçesi ile sigorta edilen … adresinde bulunan … ve İnş.San. Tic. Ltd. Şti. adlı işyerinin 22.01.2012 tarihinde binaya ait su saatinin patlaması sonucunda dahili su hasarına maruz kaldığını, ekspertiz incelemesi sonucu 16.623,00 TL hasar tespit edildiğini, bu miktarın sigortalıya ödendiğini, meydana gelen hasardan davalıların bina maliki olarak sorumlu olduklarını belirterek, 16.623,00 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan arsa payları oranında, elbirliği ile mülkiyete konu ise müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davaya bakmakta sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığını, zararın davalıların sorumluluğu dışında gerçekleştiğini, kiracı şirketin kullanım ve bakım kusurundan dolayı zararın oluştuğunu, kiracının imalathane işleten bir tacir olduğunu, sorumluluğunda bu durumun esas alınması gerektiğini, hasarın meydana geldiği yerin 83 nolu bağımsız bölüm olduğunu, davalıların kiraladığı yerin ise 81 nolu bağımsız bölüm olduğunu, dolayısı ile zararla müvekkillerinin ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava işyeri sigortası poliçesi kapsamındaki işyerinde meydana gelen hasar sebebi ile dava dışı sigortalısına ödenen tazminat bedelinin rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Davacı, sigorta şirketi olup davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü: “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir.
Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlük tarihinden sonra 28/06/2013 tarihinde açılmış olmasına ve yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olmasına ve mahkemenin gerekçesinde kira sözleşmesinin değerlendirilmesine göre mahkemece, davanın HMK’nın 114/1-c maddesi gereğince görevsizlik nedeniyle HMK’nın 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 26/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.