Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/4584 E. 2020/3966 K. 24.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4584
KARAR NO : 2020/3966
KARAR TARİHİ : 24.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya olarak incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu … hakkında takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu 2692 ada 3, 4, 21 nolu parselleri 08.03.2010 tarihinde kardeşi …’ye satıldığından bu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, diğer davalı ile kardeş olduklarını, ancak uzun süredir görüşmediklerini ve aralarında husumet olduğunu, Manisa 3. İcra Müdürlüğünün 2009/8082 sayılı takip dosyasındaki alacağın ilama dayalı olduğunu ve Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/104 Esas 2009/366 Karar sayılı ilamı ile davalı kardeşi …’nin dosya davacısı olan…’e 200 bin TL’nin faizi ile birlikte ödenmesine karar verildiğini, …tarafından takip yapılması sonrasında …’nin tüm mal varlığına haciz konulduğunu satış aşamasında babasından kalan miras mallarının yabancıya gitmemesi için alacaklı…’e borcu haricen ödeyip …’nin hisselerini satın alarak alacağı temlik aldığını, sonrasında kendi adına takibe devam ettiğini, taşınmazları …’den 08.03.2010 tarihinde temlik aldığını ve bu temlikin ivazsız olduğunun kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … ise davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, 692 ada 21, 3, 4 parsellerde bulunan davalı …’nin 1/2 hissesinin diğer davalı …’ye satışı yapıldığı ancak davalı …’in davalı …’nin dava dışı…’e ilama dayalı borcu nedeniyle açılan icra takibi kapsamındaki alacağın davalı …’ye temlik edildiği ve Hüseyin’inde söz konusu taşınmazları dosya borçlusu olan …’nin borcuna karşılık olmak üzere satın aldığı yönündeki savunmasının aksinin kanıtlanamadığı ayrıca borç ödemeden haciz vesikasının tarihi ve satış tarihi arasında 2 yıldan fazla süreninde geçmiş olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda mahkemece Manisa ili, Yarhasanlar Mahallesi, 2692 ada 21, 3, 4 parsellerde bulunan davalı …’nin 1/2 hissesinin diğer davalı …’ye satışı yapılmış ise de davalı …’in cevap dilekçesinde sunduğu üzere davalı …’nin dava dışı…’e ilama dayalı borcu nedeniyle açılan icra takibi kapsamındaki alacağın davalı …’ye temlik edildiği ve Hüseyin’inde söz konusu taşınmazları dosya borçlusu olan …’nin borcuna karşılık olmak üzere satın aldığı yönündeki savunmasının aksinin kanıtlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun düşmemiştir.. Mahkeme gerekçesine konu olun ve dava konusu taşınmazların üçüncü kişi tarafından ihalede satın aldığına ilişkin Manisa 3. İcra Müdürlüğünün eski 2009/8082 yeni 2012/4195 sayılı dosyasında ihaleden satın alınan taşınmazlar aynı ada 16 ve 17 parseller olup bu davanın konusu olan 3-4-21 nolu parsellerle bir ilgisi olmadığı, dosya içerisindeki mevcut akit tablosundan bu taşınmazların 08.03.2010 tarihinde borçlu tarafından üçüncü kişiye satış olarak devredildiği halde yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
2-Davalı …’in diğer davalı borçlu …’nin kardeşi olarak aralarındaki akrabalık bağı nedeni ile İİK’nun 280/1. madde kapsamında borçlunun mali durumunu bilebilecek kişilerden olduğunun sabit olduğu ve bu yönüyle de tasarrufun iptali gerekirken, borç ödemeden aciz vesikasının tarihi ile satış tarihi arasında 2 yıldan fazla sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle salt İİK’nın 278/3-1 maddesinin ön koşulu yokluğundan davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.