Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/362 E. 2018/9373 K. 22.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/362
KARAR NO : 2018/9373
KARAR TARİHİ : 22.10.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; müvekkiline ait … plakalı aracın… İsviçre Sigorta tarafından 18.12.2009 tarihinde … Y-0 nolu poliçe ile kasko sigortası yapıldığını, 15/04/2010 tarihinde gerçekleşen kaza nedeni ile müvekkili sigorta şirketi ile görüştüğü ve aracının anlaşmalı servisleri olan … Otomotiv’e götürmesinin istendiğini, aracın yetkili servise götürülüp tamirinin yapıldığını, kaskolu aracın kaza yapması nedeni ile yetkili servis tarafından gönderilen bakım ve onarmaların ayrıntılarını gösterilen iş emirleri ve irsaliyeli faturanın, davalı şirket tarafından kabul edilmediğini,sigorta poliçesi ve sigorta sözleşmesine göre sigorta şirketinin karşılaması gereken hasarı karşılamamasından ötürü, müvekkilden tahsil edilen 17.000,00 TL’den şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 13.000,00 TL’sinin ihbar edilen tarihten itibaren en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 14.12.2015 havale tarihli ıslah dilekçesinde; müddeabihi 942,89 TL daha arttırarak ıslah ettiklerini, bu nedenlerle toplamda 13.942,89 TL’nin dava dilekçesindeki taleplerle davalıdan hükmen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davacıya ait sigortalı araçta meydana gelen hasarın kaza tespit tutanağı ile uyumlu olmaması ve davacının bildirim yükümüne aykırı davranması nedeni ile meydana gelen hasarın sigorta poliçesi kapsamında kaldığının ispat yükünün davacıda
olduğu, davacının hasarın sigorta teminatı kapsamında kaldığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK’nun 1282. maddesi (Yeni TTK 1409. maddesi) uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan “teminat dışında kalan zararlardan” olması gerekmektedir.
Keza, Kasko Sigortası Genel Şartları B.1.5 maddesine göre, sigortalı, sigortacının isteği üzerine rizikonun gerçekleşmesi nedenlerini ayrıntılı şekilde belirlemeye, zarar miktarı ile delilleri saptamaya ve rücu hakkının kullanılmasına yararlı bilgi ve belgelerin gecikmeksizin sigortacıya vermekle yükümlüdür.
Görüldüğü gibi, ihbar yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda, müeyyidesi genel şartlarda düzenlenmediği gibi, bu husus rizikonun teminat dışında kaldığı haller arasında da sayılmamıştır. Bu halde, konunun TTK.nun 1290 ve 1292/son madde hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
Buna göre, sigorta ettiren kimse kasten ihbarda bulunmamış ise, sigorta haklarını zayi edeceği, kusurunun bulunması halinde ağırlığına göre sigortacının ödemekle
yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki, teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Uyuşmazlık, rizikonun ihbar edildiği şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla hasarın sigorta teminatı dışında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olaya bakıldığında, kazaya karışan araç sürücülerinin aralarında düzenlemiş olduğu kaza tespit tutanağında; kavşakta kırmızı ışıkta beklemede olan dava dışı … Plaka sayılı bir araca; sigortalı aracın arkadan çarpma suretiyle kazanın meydana geldiği ve sigortalı olan … Plaka sayılı araçta maddi hasar oluştuğu belirtilmektedir. Kazadan sonra davalı … şirketi tarafından 22/05/2010 tarihinde düzenlenen ekspertiz raporunda; “….yapılan araç üzeri incelemelerde hasarın yeni bir hasar olduğu ve tutanak ile uygunluk arz ettiği gözlemlenmiş…” kanaati ile sigortalı aracın sigortacının anlaşmalı ve yetkili servisinde hasarının giderildiği anlaşılmaktadır. Ancak davalı … şirketi tarafından daha sonra 08/07/2010 tarihinde alınan araştırma raporunda; Hasar gören dava dışı diğer aracın Ray Sigortadaki hasar dosyasında kaza ile hasarın uyumlu olmadığı sebebiyle reddedildiği anlaşıldığından yapılan incelemede; hasarlı resimler ve eksper raporu incelendiğinde aracın hasarının 600 TL değerinde sol arka köşe tampon ve stop ve sol arka köşe bagaj havuz sacının hasarlandığı, fizik kurallarına göre bu araca arkadan çarpıldığına göre ve bagaj boş kısım olduğuna göre kazadan daha çok etkilenmesi gerektiği, buna göre araçlar üzerindeki hasarların söz konusu kazanın oluşmasıyla meydana gelebilecek nitelikte bulunmadığı sonucuna varılmış, Davalı … şirketinin başvurusu üzerine 05/07/2010 tarihinde değişik iş dosyasında trafik polisi bilirkişiden alınan tespit raporunda; her iki araç üzerindeki hasar karşılaştırıldığında; sağlamlık olarak birbirine yakın iki otomobilin çarpan araç olan davacı aracının sağ ön köşesindeki hasarların aşırı yoğun olmasına rağmen öndeki arka tampon kısmına çarpıldığı iddia edilen aracın arka tampon ve bagaj kapısında iz ve emare olmayışı çarpan araç ile çarpılan araç arasında tutarsız hasar olduğu tespit edildiğinden kaza ile hasar arasında uyum bulunmadığı
belirtilmiş ve son olarak mahkemece hükme esas alınan makine mühendisi ve sigorta uzmanı bilirkişilerden oluşan heyet raporunda; davalıya kasko sigortalı … Plaka sayılı aracın vaki trafik kazasında çarptığı aracın ve sigortalı olan araç üzerindeki hasar noktaları ile uyumlu bulunmadığı, hasarın belirtilen yer ve şekilde ve sigorta teminatı kapsamında kaldığının ispat yükünün davacı sigortalının üzerinde olup olmadığının Mahkemenin takdirinde bulunduğu yönünde tespitte bulunduğu anlaşılmaktadır. Raporu düzenleyen trafik blirkişisi bu hususta uzman değildir.
Buna göre; davalı sigortacının; dava konusu kaza ile davacı sigortalının aracında meydana gelen hasarın uyumlu olmaması nedeniyle davacıya tazminat ödemekten kaçındığı ve zararın teminat dışı olduğunu savunduğu görülmektedir. Mahkeme ise, dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarına göre; davacıya ait sigortalı araçta meydana gelen hasar ile kaza tespit tutanağının uyumlu olmaması ve davacının bildirim yükümüne aykırı davranması nedeni ile meydana gelen hasarın sigorta poliçesi kapsamında kaldığının ispat yükünün davacıda olduğu, davacının hasarın sigorta teminatı kapsamında kaldığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Somut olayın özellikleri ve kaza tespit tutanağı dikkate alındığında; öndeki aracın sol arka kısımlarında ve davacıya sigortalı arkadaki aracın ise sağ ön kısımlarında hasar bulunduğu hasar yerleri yönünden uyumsuzluk olduğu söylenemeyeceğinin anlaşılmasına göre dosya kapsamında yer alan kaza tespit tutanağı ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi uygun bulunmamıştır.
Bu durumda Mahkemece, ATK trafik ihtisas dairesinden; dosya kapsamı, kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporları, fotoğraflar, ekspertiz raporu ve diğer deliller incelenerek ayrıntılı, açıklamalı, denetime elverişli ve çelişkileri giderici nitelikte rapor alınarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi uygun olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.