Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/3526 E. 2018/12605 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3526
KARAR NO : 2018/12605
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, kaza tarihi itibariyle trafik sigortası bulunmayan aracın yaptığı tek taraflı kazada, araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır biçimde yaralanıp malul kaldığını, davalının zarardan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.800,00 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 26.12.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 86.842,09 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, sigortasız araç sürücüsünün kusuru oranında ve kaza tarihindeki limitlere göre zarardan sorumlu olduklarını, maluliyet ve zarar konusunda uzman kurullardan rapor alınması ile araçta hatır için taşınan davacı yönünden tazminattan indirim yapılması gerektiğini, ehliyetsiz sürücünün aracına bilerek binen davacının müterafik kusurlu olduğunu, kaza tarihinden faiz isteminin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 86.842,09 TL. tazminatın, 7.800,00 TL’lik kısmının dava ve bakiye kısmının ıslah tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, 818 sayılı BK’nun 46. (6098 sayılı TBK’nun 54.) maddesi gereği, işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı taraf, tüm yargılama boyunca davacının, sigortasız araçta hatır için taşındığı savunmasında bulunarak bu sebeple tazminatta indirim yapılmasını talep etmiştir. Mahkemenin ise, davalının bu savunması ile ilgili olarak herhangi bir değerlendirme yapmaksızın, bilirkişi raporuyla saptanan miktar üzerinden tazminata hükmettiği görülmektedir.
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “tazminatın tayini” başlıklı 43. maddesinde (6098 sayılı TBK’nun 51. md.); hakimin, tazminatın kapsamını, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın tenkisi” başlıklı 44. maddesinde (TBK’nun 52. md.) ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Somut olayda; ceza dosyasında alınan beyanlardan, davacının sigortasız araçta yolcu olduğu, araç sürücüsü olan … ve davacı ile araçtaki diğer yolcu … ‘in mahalleden arkadaş oldukları, davacının arkadaşı olan sürücünün aracına gezmek amacıyla bindiği, taşımanın davacının menfaatine uygun biçimde yapıldığı ve araç sürücüsünün taşımada bir menfaatinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında; tazminattan hatır taşıması nedeniyle indirim yapılıp yapılmayacağının değerlendirilmesi, indirim yapıldığı ya da yapılmadığı takdirde bunun gerekçelendirilmesi gerekirken, davalı tarafın hatır taşıması savunması konusunda hiçbir değerlendirme yapılmayışı doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
2-Davacı taraf dava dilekçesinde, davaya konu ettiği bedel için kaza tarihinden faiz isteminde bulunmuş; ıslah dilekçesinde ise, ıslahla artırılan kısım da dahil olmak üzere tazminatın tamamı için temerrüt tarihinden faiz isteminde bulunmuştur. Mahkemece, dava dilekçesinde istenen miktara dava tarihinden, ıslah dilekçesine konu edilen bölüme ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili sigortasız araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan davalı …’nın, … Yönetmeliği’nin 14. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihte tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalı …’nın temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, gerek davaya gerekse
ıslaha konu edilen tazminat için, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir.
Davacı tarafın davadan önce davalıya başvuru yaptığına dair dosya kapsamında herhangi bir belge bulunmadığı da dikkate alındığında, dava dilekçesindeki bedele dava tarihinden faiz işletilmesinde bir usulsüzlük bulunmamakla birlikte; ıslah dilekçesine konu edilen kısım için de dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken, ıslah tarihinden itibaren faize karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 24/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.