Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/2952 E. 2020/7429 K. 23.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2952
KARAR NO : 2020/7429
KARAR TARİHİ : 23.11.2020

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın kabulüne ilişkin hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; istinaf isteminin kabulüne ilişkin kararın, süresi içinde davalı …, …,… vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili; davalı borçlu … Gıda ve İth. Mad. San. …nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı üç taşınmazı 1/3’er hisse oranında 02.02.2016 tarihinde borçlu şirketin ortaklarının çocukları olan davalılar …,… ve …’e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı borçlu şirket; davaya cevap vermemiştir.
Davalılar …,… ve … vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile …,… parselde kayıtlı 7, 13 ve 19 nolu bağımsız bölüm olan iş yerlerine ilişkin borçlu şirket ile davalılar arasında gerçekleştirilen
02/02/2016 tarihli tasarrufun iptali ile tasarrufu iptal edilen bu taşınmazlar yönünden davacıya Eskişehir 8. İcra Müdürlüğünün 2016/4391 ve 4392 sayılı dosyalarındaki alacak ve fer’ileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yolu ile alacaklarını tahsil etmek üzere yetki verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı …, …,… vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, Davalılar …, … ve … vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Eskişehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.12.2016 tarihli, 2016/388 Esas, 2016/552 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, Buna göre, yeniden düzelterek esas hakkında hüküm kurmak gerektiğinden; Davanın kabulü ile; …,… ada 52 parselde kayıtlı 7 ve 13 nolu bağımsız bölüm olan iş yerlerine ilişkin borçlu şirket ile davalılar arasında gerçekleştirilen 02/02/2016 tarihli tasarrufun iptali ile tasarrufu iptal edilen bu taşınmazlar yönünden davacıya Eskişehir 8. İcra Müdürlüğünün 2016/4391 ve 4392 sayılı dosyalarındaki alacak ve fer’ileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yolu ile alacaklarını tahsil etmek üzere yetki verilmesine,Dava konusu …,… ada 52 parselde kayıtlı 19 nolu bağımsız bölüm yönünden dava konusuz kaldığından anılan bağımsız bölüm yönünden karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı …, … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın iptali istenen tasarruftan itibaren beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır.
Somut olayda, dava dayanağı takip dosyalarında İİK’nun 105.maddesinde belirtildiği şekilde borçlu … Gıda.İth.Mad.San.ve Tic.A.Ş.’nin adresinde yapılmış bir haciz bulunmadığı gibi İİK’nun 143.maddesinde belirtilen aciz belgesi de sunulmamıştır. Bu durumda, davalı borçlunun aciz hali ispatlanmamış olduğundan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ayrıca; davalı borçlu şirket adına kayıtlı Süleymaniye’de 2 adet, Alanya’da 10 adet taşınmaz olduğu, bu taşınmazlar üzerine davacı tarafından haciz konulduğu anlaşılmış olup; bu taşınmazların kıymet takdiri yapılarak üzerlerindeki ipotek ve hacizlerin devam edip etmediği, satışların yapılıp yapılmadığı, taşınmazların
değerine ve üzerinde devam eden ipotek ve hacizlerin miktarlarına göre davacı alacaklının alacağını karşılamaya yeterli olup olmadığı belirlenmeden aciz halinin varlığının kabulü de yerinde olmamıştır.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı …, … vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı …, … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı …, … vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dosyanın karar veren Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar …, … ve …’e geri verilmesine, 23/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.