Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/2949 E. 2020/5596 K. 14.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2949
KARAR NO : 2020/5596
KARAR TARİHİ : 14.10.2020

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki tüm taraf vekilleri tarafından talep edilmiş, davalılar … ve … vekili ile davalı … vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 13.10.2020 Salı günü davalılar … ve … vekili Av. … ile davalı … geldi. Davacı ve diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacının 06.09.2010 günü davalı …’un kullandığı motosiklete yolcu olarak bindiğini, bu sırada davalı …’in kullandığı, diğer davalı … sahip olduğu ve davalı … şirketine sigortalı olan aracın motosiklete çarpması sonucu davacının yaralandığını ve çalışma gücünü kaybettiğini belirterek 10.000,00 TL maddi ve 90.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili; 23/10/2014 tarihli dilekçe ile dava değerini 76.379,45 TL olarak ıslah etmiş, olay tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada; ilk alınan bilirkişi raporuna göre davacıya kusur yüklenerek hesaplama yapıldığını, ancak ek bilirkişi raporunda ise davacının kusuru olmadığı anlaşılarak yapılan hesaplama ile oluşan 13.478,73 TL’lik tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … şirketi vekili; manevi tazminatın sigorta teminatı dışında kaldığını, maddi tazminat yönünden kusurun ve zararın ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili; olayda davalıların kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile 72.335,83 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, bu tazminata davalılar …, … ve … açısından 06.09.2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davalı … şirketi açısından dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …, … ve … 06.09.2010 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; tüm taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nce taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; hüküm, tüm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-1086 Sayılı HUMK’nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca; 1086 Sayılı HUMK’nun 45. maddesi ile 6100 Sayılı HMK’nun karşılık 166. maddesi uyarınca, asıl ve birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava olup, asıl ve birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Yukarıda belirtilen ilkeler
gözardı edilerek, infazda tereddüt oluşturacak şekilde asıl ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması doğru görülmediğinden, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şu aşamada incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar … ve …’ye verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı ile davalılar … ve … Şirketi yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine 14/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.