YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2935
KARAR NO : 2019/7720
KARAR TARİHİ : 18.06.2019
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davalılar vekilleri tarafından talep edilmiş, davalı … İnş. Mak. Dan. Gıda Oto. San. Tic. Ltd. Şti. vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 18.06.2019 Salı günü davalı … vekili Av. … ile davalı … İnş. Mak. Dan. Gıda Oto. San. Tic. LTd. Şti. Vekili Av. … geldi. Davacı taraftan gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalılar vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu … Ltd.Şti hakkında takip başlatıldığını, takiplerin semeresiz kaldığını, borçlu şirketin vergi idaresinden olan KDV alacağını 11.05.2015 tarihinde davalı …’e temlik ettiğini belirterek, bu tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı …, borçlu şirketin yetkilisi …’in akrabası olduğunu, mali sıkıntıları nedeni ile kendisinden borç istediğinde banka havalesi ve elden olmak üzere verdiğini, bu borçlara karşılık temlikin yapıldığını belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket vekili, aynı yönde savunma yaparak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı gerçek kişinin davalı Şirkete borç verdiği (bir kısım borçlarını ödediği) savunmasının kapsamının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, dayandığı adi yazılı belgelerde davacının imzasının bulunmadığı, her zaman düzenlenebilecek evrak niteliğinde olduğu, banka havalesi yoluyla borç verdiğine ilişkin savunmasının kabulü halinde dahi söz konusu banka dekontlarının miktarı ile temlik edilen davaya konu alacağın miktarı arasında fahiş fark bulunduğu, davalı Şirketin yetkilisi ile davalı gerçek kişinin akraba oldukları ve davalı gerçek kişinin davalı Şirketin ekonomik olarak zor durumda olduğunu bildiği, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından davalıların davacı alacaklının alacağına kavuşmasını engellemek için birlikte hareket ettiklerinin anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekillerinin istinaf istemi üzerine istinaf mahkemesi tarafından, kural olarak para borcu nedeniyle yapılan temlik işlemlerinin geçerli kabul edilebilmesi için temlik alacaklısı ile temlik borçlusu arasında temlik öncesi ve sonrası devam eden bir ticari ilişkisinin bulunması, en azından temlik öncesi bir ticari ilişkinin bulunması, temlik miktarı ile temlik alacaklısının alacağının orantılı olması, (borç – alacak ilişkisi orantısı), taraflar tacir ise bu durumun tarafların ticari defterleri veya banka hesap hareketleri gibi resmi belgelerle ispatlanması gerektiği, somut olayda davalılar dava konusu temlik işleminin davalı … tarafından davalı şirket adına yapılan bir kısım ödemeler ile borç olarak verilen para karşılığı yapıldığını belirterek ödeme belgeleri sunmuş ise de sunulan belgelerden davalı …’in borçlu şirket adına toplam 28.000,00 TL ödediği; diğer belgeler adi ve senetlerin malen düzenlenmiş olması nedeniyle anılan belgelere itibar edilmesinin mümkün olmadığı, bu durumda 28.000,00 TL’lik alacak için 150.000,00 TL’lik temlik işleminin yapılmasının hayatın olağan akışına uygun bulunmaması, dava konusu temlik işleminin alacaklıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığı, davalı 3. kişi Nurettin’in borçlu şirket temsilcisi ile akrabalığı gözönüne alındığında borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu dolayısıyla dava konusu tasarrufun İİK’nun 280/1 madde kapsamında iptale tabi olduğu, gerekçesi ile istinaf isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
İlk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davalılar vekillerince yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen red kararında, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının ilk derece Mahkemesine, Dairemiz karar örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 2.562,10 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 18/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.