Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/2700 E. 2018/12260 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2700
KARAR NO : 2018/12260
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, kaza tarihi itibariyle trafik sigortası bulunmayan aracın yaptığı kazada, araç içinde yolcu olarak bulunan davacıların eşi/babası Mirza’nın öldüğünü, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını, cenaze gideri yapmak zorunda kaldıklarını, davalıya yapılan başvuru üzerine kısmi ödeme yapılmış ise de gerçek zararın karşılanmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 29.09.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 47.315,15 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafça yapılan başvuru üzerine 28.05.2008 tarihinde 33.238,00 TL ödeyip ibraname aldıklarını, ibra tarihinden sonraki 2 yıllık sürede açılmayan davanın hak düşürücü süre geçtiğinden reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigortasız araç sürücüsünün kusuru oranında ve kaza tarihinde geçerli limitle sınırlı biçimde zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 38.715,19 TL. tazminatın temerrüt tarihi olan 28.05.2008’den işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze gideri istemine ilişkindir.
Davacı taraf, kaza tarihinde trafik sigortası bulunmayan aracın yaptığı kazadaki ölüm olayı nedeniyle davalının zarardan sorumlu olduğunu iddia ederek davalıya husumet yöneltmiş; davalı vekili, davacılar yakınının ölümüyle
sonuçlanan kazadan kaynaklanan zararı davacılara ödeyip ibra edildiklerini, ibra tarihinden sonraki 2 yıllık hak düşürücü sürede ibranamenin iptali istenmediğinden davanın dinlenilemeyeceğini savunmuş; mahkeme ise, davalı tarafın ibraya ilişkin savunması üzerinde durmaksızın, davacılar lehine maddi tazminata hükmetmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.
Somut olaya bakıldığında; kazada ölen Mirza’nın hak sahibi olan davacılara davalı tarafından 28.05.2008 tarihinde ödeme yapıldığının davalı yanca savunulduğu; davacı tarafın bu savunmadaki ödeme ve tarihine karşı çıkmadığı; davalının anılan tarihte ödeme yaptığının (26.05.2008 tarihli ibraname üzerine) dosyadaki belgelerle sabit olduğu gibi mahkemenin de kabulünde olduğu; eldeki davanın ise, 18.07.2012’de açıldığı görülmektedir.
Bu durumda mahkemece; KTK’nun 111. maddesi gereği, davacı tarafça imzalı 26.05.2008 tarihli ibranamenin iptali şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmek suretiyle, bu hususun hükümde tartışılıp davalının hukuki durumunun takdiri gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 17/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.