Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/2504 E. 2018/12296 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2504
KARAR NO : 2018/12296
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalı … şirketi vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, 12.07.2013 günü davalı … şirketine trafik sigortalı, davalı …’in maliki, Anıl’ın sürücüsü olduğu aracın, davacıların oğulları Mehmet Ali idaresindeki motosiklete çarpması sonucu tamirci kalfası olarak oto yetkili servisinde çalışan Mehmet Ali’nin vefat ettiğini, davalı sürücünün tam ve asli kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacılar için 5.000,00’er TL maddi tazminatın işleten ve sürücü bakımından kaza tarihinden, sigorta şirketi yönünden dava tarihinden (sigorta şirketi maddi tazminattan ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu) işletilecek faizi ve 25.000,00’er TL. olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işletilecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, cenaze ve defin giderini 2.240,00 TL ve davacı anne için 32.807,00 TL., baba için 25.333,00 TL. olarak maddi tazminat talebini ıslah etmiştir.
Davalı …, kusuru bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, kusur ve müteveffanın gelirinin tespiti gerektiğini, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … şirketi vekili, süresinde davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacı Selahattin için 25.333,00 TL, Nursel için 32.807,00 TL ve davacılar için 2.240,00 TL (cenaze ve defin gideri) olmak üzere toplam 60.380,00 TL’nin olay tarihi olan 12/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi (davalı … şirketi açısından, teminat limiti ile sınırlı sorumlu ve dava tarihi olan 19/09/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı … için 15.000,00 TL, Selahattin için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 25.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi haricindeki davalılar Anıl ve …’tan 12/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı … şirketi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı … şirketi vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden;
2-Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Somut olayda; mahkemece alınan bilirkişi raporunda müteveffanın geliri hesaplanırken, murisin asgari ücret elde edebileceği değerlendirilerek bu miktar üzerinden tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak davacılar vekilince ileri sürülen ve dosyaya yansıyan öğrenim belgesinden müteveffanın Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi (Motorlu Araçlar Teknolojisi/Otomotiv Elektromekanik) bölümü mezunu olduğu, ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı’ndan İşyeri Açma Belgesinin de bulunduğu görülmüş, yine dava dilekçesinde desteğin oto yetkili servisinde tamirci kalfası olarak çalıştığı belirtilmiştir.
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi (Motorlu Araçlar Teknolojisi/Otomotiv Elektromekanik) bölümü mezunu, işyeri açma belgesine sahip desteğin, dinlenen tanık tarafından; “… okulunu yeni bitirdiği, tamircilik yaptığı, gelir durumunun bilinmediğinin…” belirtildiği, zabıta araştırmasında ise; meslek lisesinde öğrenci olduğu, çalışmadığının bildirildiği görülmektedir. O halde, geliri ispatlanamayan desteğin, elde edebileceği gelirin ilgili meslek odalarından ve kuruluşlarından, varsa son çalıştığı iş yerinden araştırılarak ve gerektiği taktirde desteğin geliri konusunda bilirkişiden rapor aldırılarak hesaplama yapılması gerekirken eksik inceleme sonucunda gelirin asgari ücret düzeyinde olduğu kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılmış olması doğru olmayıp bozma sebebidir.
3- BK’nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar ve olay tarihi, müteveffanın kusur durumu gibi hususlar da dikkate alındığında, davacılar için takdir edilen manevi tazminatların az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Davalı … şirketi vekilinin temyiz itirazları yönünden;
4- Davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatların sigorta şirketi dışındaki davalı gerçek kişilerden tahsiline
karar verilmesine karşın, aleyhine manevi tazminata hükmedilmeyen sigorta şirketinin, manevi tazminat için vekalet ücretinden sorumlu tutulması isabetli değildir.
5- Cenaze ve defin giderine zabıta araştırması sonucu belirlenen miktar üzerinden karar verildiği, oysa bu husustaki araştırmanın ilgili müftülük nezdinde yapılması gerektiği hususunun gözetilmemesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar ve (4) ve (5) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı … Müdürlüğüne geri verilmesine 17/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.