Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/2485 E. 2018/12620 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2485
KARAR NO : 2018/12620
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı …Ş. vekili ve davalı … tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın davacıya çarpmasıyla oluşan kazada, davacının ağır biçimde yaralanıp malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı sigorta şirketi sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 10,00 TL. maddi ve 70.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 15.07.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 193.348,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı …Ş. vekili, davaya konu kazada davalı şirketin kusuru bulunmadığını, kazadaki kusur oranlarının saptanması gerektiğini, istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı sigorta şirketi vekili, poliçe limiti olan 60.000,00 TL ile sınırlı olarak zarardan sorumlu olduklarını, davacının maluliyet raporunun ATK’dan alınması gerektiğini, kaza tarihinden faiz isteminin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, kazada kusurunun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile 193.348,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, tazminatın 10,00 TL’lik kısmına davalı sigorta şirketi yönünden dava ve bakiye kısmına ıslah tarihinden faiz işletilmesine, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden faiz işletilmesine; davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 8.000,00 TL’nin kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müteselsilen tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı …Ş. vekili ve davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut olan muhtarlık yazısı ile diğer belgelere istinaden, 6100 sayılı HMK’nun 336. maddesi uyarınca, davalı …’ın adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek yapılan inceleme sonunda;
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davaya konu kazayı yapan aracın maliki olan davalı …nin, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 vd. maddeleri gereği, araç işleteni sıfatıyla zarardan sorumlu olduğunun kabulünde bir usulsüzlük bulunmamasına; davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan maluliyet oranının, olay tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun biçimde, uzman bilirkişi heyeti tarafından saptanmış ve bu rapordaki maluliyet oranının maddi tazminat hesabına esas alınmış olmasına; aracının sürücüsü olan diğer davalının haksız fiilindeki kusurdan kendi kusuru gibi sorumlu olan davalı …nin zararın tamamı için haksız fiil (kaza) tarihinden itibaren mütemerrit olduğunun kabulünde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; manevi tazminatın takdirinde TBK’nun 56. (eski BK 47.) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre; davalı …nin tüm temyiz itirazları ile davalı …’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54.) maddesi gereği, işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacının, kaza sonucu çalışma gücünde oluşan azalma nedeniyle uğradığı zarar, geleceğe ilişkin olduğundan, davacının muhtemel yaşam süresinin ve bu süredeki gelirlerinin usul ve uygulamaya uygun olarak belirlenmesi önem kazanmaktadır. Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma devresini oluşturduğu; işgücü kaybı nedeniyle tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği, Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.
Ayrıca, pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif devre zararının hesaplanmasında dikkate alınmaması gerektiği de açıktır.
Mahkemece hükme esas alınan 25.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda, davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin PMF 1931 Yaşam Tablosu’na göre doğru biçimde belirlendiği, davacının muhtemel bakiye ömür süresinin sonu 28.05.2041 olarak belirlendiği halde, tazminat hesabının 2041 yılı sonuna kadar yapılması suretiyle yaklaşık 7 aylık fazla süre için de tazminat hesabı yapıldığı; ayrıca, davacının 60 yaşa kadar olan aktif devresi ile 60 yaştan sonraki pasif devresi konusunda ayrım yapılmadan, 34 yıl 3 ay 14 günlük muhtemel bakiye ömür süresinin tamamı için, bekar ve çocuksuz kişi için belirlenen AGİ dahil edilmiş asgari ücret üzerinden hesaplamanın yapıldığı görülmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu bu yönlerden hatalıdır.
Bu durumda mahkemece; hükme esas alınan aktüer raporunda doğru biçimde saptanan muhtemel bakiye ömür süresinin aktif ve pasif devre olarak ayrılması; pasif devre sonunun 28.05.2041 olduğu da dikkate alınmak suretiyle, pasif devre zararı için, AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması konusunda, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre ve kazanılmış haklar da korunarak karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı …Ş. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazları ile davalı …’ın sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı …’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 10.315,08 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı …Ş.’den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’a geri verilmesine, 24/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.