Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/1598 E. 2018/12618 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1598
KARAR NO : 2018/12618
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Asıl davada, davacılar vekili; davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, davacıların oğlu Muhammed’in idaresindeki bisiklete çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, davacıların ölen çocuklarının desteğinden yoksun kaldığını ve manevi zarara uğradıklarını belirterek, belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada harca esas değeri 2.000,00 TL. olarak gösterip fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla destekten yoksun kalma tazminatının ve yargılama sonunda sorumluluğun derecesine göre bildirecekleri manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 19.09.2012 tarihli dilekçesiyle, davacılar için 75.000,00’er TL. maddi ve 25.000,00’er TL. manevi tazminatın tahsilini istemiştir.
Birleşen davada, davacılar vekili; asıl davaya konu kazada ölen Muhammed’in kardeşi olan davacıların ölüm olayı nedeniyle manevi zarara uğradıklarını belirterek herbir
davacı için 20.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davaya konu kazada davacılar murisi asli kusurlu olduğundan davacıların tazminat talep hakkı bulunmadığını, davalı aracının sigortacısı tarafından davacılara tazminat ödenip ödenmediğinin araştırılması gerektiğini, manevi tazminat için miktar belirtmeyen davacıların manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile davacı … için 4.898,19 TL. maddi ve 5.000,00 TL. manevi tazminatın, davacı Dudu için 5.165,81 TL. maddi ve 5.000,00 TL. manevi tazminatın, birleşen davanın davacıları için 2.000,00’er TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı … vekilinin temyiz talebi yönünden; davalı vekili tarafından, mahkemece verilen 23.12.2014 tarihli kararla ilgili temyiz dilekçesinin, HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal sürede verildiği, davalı vekilinin temyiz başvurusu yaparken temyiz yoluna başvuru harcı ile birlikte maktu temyiz karar harcı yatırdığı ve davalı vekilinin temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedildiği; eksik harcın tamamlanması konusunda işlem yapılmak üzere Dairemiz’ce verilen geri çevirme kararından sonra davalı vekiline eksik harcın 7 günlük kesin sürede yatırılması, aksi halde temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılacağı ihtarını içeren 06.02.2018 tarihli muhtıranın 22.02.2018 tarihinde tebliğ edildiği; davalı vekilinin muhtıra ile verilen kesin süreden sonra (28.03.2018) tarihinde harç ikmalini yaptığı görülmektedir.
HUMK’nun 434/3. (yeni 6100 sayılı HMK’nın 344.) maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili işlemin uygulanmasına rağmen, davalı tarafın 7 günlük kesin sürede eksik temyiz karar harcını yatırmamış olması karşısında; davalı tarafın temyiz isteminin reddi yönünde mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtayca da bu yolda
karar verilebileceğinden, davalı … vekilinin, kesin sürede eksik temyiz karar harcını ikmal etmemiş olması nedeniyle temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi heyeti raporundaki kusur oranlarının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; davacı tarafın asıl davayı belirsiz alacak davası olarak açtığı, harca esas değer olarak 2.000,00 TL. bedel gösterdiği ve manevi tazminat yönünden miktarları yargılama sırasında bildirme talebiyle tazminat istediği, daha sonra verdiği harçlandırılmış dilekçesi ile asıl davadaki maddi ve manevi tazminat istemlerini açıkladığı dikkate alındığında, asıl davada maddi ve manevi tazminat yönünden usulünce açılmış dava bulunduğunun kabulünde ve davaya konu tazminat istemlerinin hüküm altına alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davalı taraf aracının trafik sigortacısı olan Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi’nin 10.08.2012 tarihli yazısında, kaza nedeniyle davacılara ödeme yapılmadığının bildirilmesi karşısında, davacıların maddi tazminatlarından bu yönde bir indirim yapılmayışında usulsüzlük bulunmamasına; maddi tazminat yönünden, konusunda uzman bilirkişi tarafından, Dairemiz’in yerleşik uygulamalarına uygun biçimde hesaplamanın yapıldığı raporun hükme esas alınmış olmasına göre; davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazları ile davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, dava konusu kaza sonucu davacılar murisinin ölümünden duyulan üzüntü nedeniyle, ölenin annesi/babası/kardeşi olan davacılar için toplam 110.000,00 TL. manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece talebin kısmen kabulüne karar verilerek hükümde belirtilen miktarlarda manevi tazminata karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. (818 sayılı BK’nun 47.) maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer
bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların oğlu/ kardeşi olan yakınlarının ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacıların ölene olan yakınlıkları nedeniyle duyacakları elemin derinliği gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacılar için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, bir miktar düşük manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
4-Asıl dava, harca esas değer 2.000,00 TL. olarak gösterilmek suretiyle, 6100 sayılı HMK’nun 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası olarak açılmış; bilirkişi incelemesi sonunda hesaplanacak maddi tazminat için artırım yapılacağı dava dilekçesinde bildirilmiş olup, maddi tazminat yönünden açılan dava usul ve yasaya uygundur. Davacı taraf asıl davasını maddi tazminat yönünden usule uygun biçimde açmış olmasına rağmen, mahkeme tarafından davacılar vekiline 14.09.2012 tarihinde tebliğ edilen meşruhatlı davetiye ile, dava dilekçesinde maddi tazminat yönünden asgari miktarın ve manevi tazminat miktarının belirtilmesi gerektiği halde belirtilmemiş olması nedeniyle dava dilekçesinin HMK’nun 119/1-ğ maddesine aykırı olduğu ve bu aykırılığın 1 haftalık kesin sürede giderilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususu bildirilmiştir. Tebliğ edilen bu muhtıra nedeniyle, davacılar vekilinin 19.09.2012 tarihli dilekçesiyle, asıl davada davacılar için 75.000,00’er TL. maddi tazminat talep edildiği bildirilip eksik harç da aynı tarihte ikmal edilmiştir. Yargılama sırasında alınan
hesap raporundaki maddi tazminat bedelleri davacılar lehine hüküm altına alınmış ve maddi tazminat yönünden 150.000,00 TL. dava değeri olarak kabul edilip hükmedilen kısım ile 150.000,00 TL. arasında kalan bölüm üzerinden davalı taraf yararına red vekalet ücretine karar verilmiştir.
Davacı tarafın maddi tazminat istemli asıl davasını 2.000,00 TL. harca esas değer üzerinden belirsiz alacak davası olarak usul ve yasaya uygun biçimde açtığı dikkate alınıp yargılamaya devam edilmesi ve bilirkişi incelemesi sonunda maddi tazminatın hesaplanmasından sonra davacı tarafa bedel artırım işlemini yapma imkanı tanınması, bedel artırım işlemindeki miktar üzerinden maddi tazminat hakkında karar verilip davalı taraf lehine vekalet ücreti takdiri gerekip gerekmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekirken; mahkemece yapılan hatalı usul işlemi nedeniyle, tazminatın belirli hale gelmesinden önceki dönemde bildirilen toplam 150.000,00 TL’lik bedelin dava değeri olarak kabulü suretiyle, davalı taraf lehine maddi tazminat yönünden red vekalet ücretinin hüküm altına alınması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin temyiz isteminin, mahkemece verilen kesin sürede eksik temyiz karar harcının ikmal edilmemiş olması nedeniyle REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazları ile davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA;
aşağıda dökümü yazılı 1.352,58 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı …’den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı …’ye geri verilmesine 24/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.