Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2018/1277 E. 2020/2186 K. 26.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1277
KARAR NO : 2020/2186
KARAR TARİHİ : 26.02.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda;kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili tarafından Akaryakıt İstasyonu Paket Poliçesi ile sigortalı bulunan…’ın poliçede belirtmiş olduğu riziko adresi olan işyerinde 12.01.2013 tarihinde davalı şirket tarafından üretilmiş bulunan Arçelik marka mini buzdolabının teknik ve elektrik sistemi sebebiyle meydana gelen yangında işyerinin hasara uğradığını, olaya ilişkin tutulan Yangın Raporunda yangının çıkış nedeninin işyerinin büro olarak kullanılan üst katında bulunan mini buzdolabının elektrik sistemindeki kabloların şase yapması sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtildiğini, yapılan tespitlere istinaden hasarın Arçelik A.Ş.’ne rücu imkanının bulunduğunun belirtildiğini, müvekkilinin 22.02.2013 tarihinde 31.500,00 TL olan zararın tamamını sigortalıya ödediğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 31.500,00 TL sigorta rücu tazminatının ödeme tarihi olan 22.02.2013 tarihinden itibaren TCMB tarafından kısa vadeli kredilere uygulanan reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili görev itirazında bulunmak suretiyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre;davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı …, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine;6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde, “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesine yer verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd. maddelerinde ise, eser sözleşmesi düzenlenmiştir.
Somut olaya bakıldığında; davacının sigortalısı Birlik Kereste Sanayii Nak. Taah. Lastik ve Akaryakıt Bölge Bayii-…adlı işletme tacir olduğu gibi, davalı şirket de tüzel kişi tacir olup, tacir şirketler arasındaki iş ve işleme dayalı olarak davacı … şirketinin davalıya karşı rücuen tahsil isteminde bulunduğu davada Asliye Ticaret Mahkemeleri görevlidir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasının ticari dava olduğu gözetilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan ve re’sen görülen nedenlerle hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.