Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2017/639 E. 2017/6993 K. 20.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/639
KARAR NO : 2017/6993
KARAR TARİHİ : 20.06.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu … Kablo San. AŞ aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını, borçlunun dava dışı … Elektrik Proje…AŞ’den olan alacağını 01.04.2013 tarihli temlikname ile davalı … Elektronik … San. ve Tic.A.Ş temlik ettiğini bu temliğin mal kaçırma amacı ile yapıldığını belirterek tasarrufun iptalini istemiştir.
Davalı … Elektronik … San. ve Tic. AŞ vekili, dava açma koşullarının oluşmadığını, akibin kesinleşmediğini ve aciz belgesinin sunulmadığını, müvekkilinin faturlara dayalı olarak borçlu şirketten alacaklı olduğunu satılan mal bedeline karşılık temlikin yapıldığını , davacının dava dışı … Elektrik Proje…AŞ de amesine göre 7 sırada alacaklı olduğunu,temlik olmasa dahi alacağını tahsil imkanı olmayacağından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket vekili, davacının kesinleşmeş alacğı olmadığını, aciz belgesinin sunulmadığını ve dava konusu temlikin muvazaalı olmadığından davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, İİK’nun 279 /1 maddesinde “borçlunun teminat göstermediği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler batıldır” hükmü getirildiği, davalılar arasında gerçekleşmiş olan Beyoğlu 12.Noterliğinin 01/04/2013 tarihli, 06040 ve 06042 temlik sözleşmelerinin 1.maddesinde,
“Temlik eden … Kablo Sanayi A.Ş. Muhatap Tüm Elektrik Malzemeleri Ticaret ve Pazarlama A.Ş. Nezdindeki doğmuş veya doğacak alacak bakiyesinin diğer her türlü hak ve alacaklarının 1.000.000,00-TL lik kısmının aslı fer’i bütün hakları alacakları ile birlikte … Elektrolik … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine yapmış olduğu … tel alımı ve ticari işlemleri nedeniyle doğmuş, doğacak olan cari hesap alacağı ile her türlü hak ve alacaklarının teminatı teşkil etmek üzere B.K.nun 162 ve müteakip maddeleri gereğince temellük edene devir ve temlik ettiğini , kabul ve beyan eder. ” ifade edildiği, temlik sözleşmesinde yer alan hüküm , hemde davalının dosyada beyanları, mevcut bir borcun teminatı teşkil etmek üzere temlik işleminin gerçekleştiridiği ,İ.İ.K.279/2 maddesi uyarınca para ve mutat ödeme vasıtalarında gayri bir surette yapılan ödemelerin batıl olduğu , tarafların durumuna ödemelerin yapıldığı yerin adetlerine göre ödemenin mutat vasıtalarla yapılıp yapılmadığı ayrıca İ.İ.K.nun 280 maddesi uyarınca davalı borçlu … A.Ş.’nin borçlarını ödemede sıkıntıya düştüğü ve diğer davalı … A.Ş.’nin borçlunun içinde bulunduğu durumu bildiği ve bilmesi gerektiğinden bahsile davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış
değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olaya dönüldüğünde, borçlu şirketin borca yaptığı itirazdan feragat ederek hakkındaki takibin kesinleştiği borçlu adresinde 06.06.2013 tarihinde yapılan haczin İİK’nun 105.madde kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu, davacanın alacağının 2006 yılından gelen kredi borçlarından doğduğu, iptali istenilen temlikin bu tarihlerden sonra 01.04.2013 tarihinde gerçekleşmiştir. Mahkemece hernekadar, İİK’nun 279/1 maddesindeki temlikin borçlunun evvelce tahahüt etmiş olduğu hallerin dışında teminat amaçlı olarak verildiği, İİK’nun 279/2.maddesine göre mutad ödeme aracı olmadığı ve İİK’nun 280.maddesine göre üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen şahıslardan olduğu kabul edilmiş ise de gerçek bir alacağı bulunan alacaklıya borçlunun bir başkasından olan para alacağını temlik etmesi ticari örfe dayalı geçerli bir ödeme aracıdır. Davalı üçüncü kişi, borçlu ile ticari ilişkisini temlik tarihinden öncesinde ve sonrasında devam ettirdiğini ve temlik miktarı kadar gerçek bir alacağı olduğunu iddia etmiş, mahkemece alınan 16.04.2014 ve 24.11.2014 tarihli bilirkişi raporları ile üçüncü kişi ve borçlu arasında önceye dayalı olarak ticari ilişkilerinin olduğunu temlik tarihinde temlik miktarının çok üzerinde borçlunun üçüncü kişiye borcunun bulunuduğu ve temlik tarihinden sonrada bu ticari ilişikinin devam ettiği tesbit edilmiş, davalı üçüncü kişi iddasını ispatlamıştır. Temlik tarihinde borçlu şirketin üçüncü kişiye 16.04.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre 18.293,699 TL, 24.11.2014 tarihili bilirkişi raporuna göre 17.060.717 TL borcu var iken bu temlikin teminat salt teminat amaçlı olarak verildiğini söylemek mümkün değildir.
Bu nedenlerle, mahkemece davacı alacaklının davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 20/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.