Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2017/5374 E. 2019/11193 K. 27.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5374
KARAR NO : 2019/11193
KARAR TARİHİ : 27.11.2019

MAHKEMESİ :… Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce verilen 09/03/2017 tarih ve 2017/1620 Esas-2017/1604 Karar sayılı kararının Yargıtayca incelenmesi süresi içinde davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, 06/07/2013 günü sürücü…’ün sevk ve idaresindeki … plakalı oto ile … istikametinden … istikametine seyir halinde iken Gülyalı Ayrılık mahallesine geldiğinde aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağında bulunan Karayolları Dinlenme Bilgi levhasına çarparak ileride karayollarına ait tır parkında park halinde bulunan … plakalı ve takılı durumda olan … yarı römorka çarpması sonucu olan ölümlü trafik kazasında … adında üç çocuğunu kaybettiğini bildirerek çocukların vefatı dolayısıyla yapılan cenaze işlemleri, dini vecibeler sebebiyle yapılan harcamalar ve desteklerinden mahrum kalması sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili,vefat eden şahıslarla ilgili … 12.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/412 Esas dosyasında, dava sırasında tarafların sulh olduklarını ve 193.585,00 TL ödeme yapıldığını, davanın devamı sırasında imza altına alınan ibranamenin geçersizliğinden bahsedilemeyeceğini, davacının aynı alacağa ilişkin yeniden dava açmasının mümkün olmadığını, KYTK kapsamında ibraname tarihinden itibaren iki yıl geçmesi sebebiyle davacının yetersiz ödemeye dayanarak tazminat talep etme hakkının olmadığını, kusur oranlarının ödeme sebebiyle davanın reddine, müvekkili şirketin poliçe limiti ile sorumlu tutulmasına, faizin dava tarihinden başlatılmasına karar verilmesini savunmuştur.
… 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09/01/2018 tarih, 2015/343 Esas-2017/106-Karar sayılı ilamında toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 2.673,28 TL destekten yoksun kalma tazminatının ibraname tarihi olan 22/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; karar davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce verilen 09/03/2017 tarih ve 2017/1620 Esas-2017/1604 Karar sayılı kararı ile … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09/03/2017 tarih, 2015/343 E.-2017/106 K.sayılı kararına karşı davalı vekilince yapılan İstinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi uyarınca başvuru şartları mevcut olmadığından usulden reddine, dosya kapsamı, delil durumu, gözönüne alınarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiş, karar; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve cenaze giderlerine ilişkin tazminat istemleridir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde(818 sayılı TBK madde 45) cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği de davalı davacının meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarını tazmin ile sorumlu olup, davacının kendi milli değerlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir.
Somut olayda; dava dilekçesinde davacı taraf fazlaya ilişkin haklarını saklı tutularak, 1000.-TL cenaze işlemleri ve dini vecibeler sebebiyle yapılan masraflar için talepte bulunulmuş, temyize konu kararda davacının bu taleplerine yönelik olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.
Mahkemece, davacı tarafa cenaze gideri olarak ne kadar harcama yaptıkları konusunda varsa delillerini sunmaları için imkan tanınmalı, ölümlerle ilgili ne kadar cenaze ve gideri yapıldığı, davacının gerçek cenaze ve defin gideri zararının ne kadar olduğunun saptanması, ilgili belediye Mezarlıklar şube müdürlüğünden 2013 yılında cenaze ve defin hizmetleri (ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezar tahtası, kefen, cenaze levazımatı, araç-gereç, ücretleri vb.) ile mezar yerleri tahsis ücretlerinin ne kadar olduğunun sorularak belirlenmesi, gerekiyorsa müftülükten araştırma yapılarak defnedilmesi için makul miktarda cenaze ve defin giderleri belirlenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu taleplere ilişkin hüküm kurulamamış olması doğru görülmemiştir.
2-Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında, destek payları doğru belirlenerek, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış/sağlayacak olduğu yardımın miktarı da doğru şekilde hesaplanmalıdır.
Dairemiz uygulamalarına göre desteğin 18 yaşında gelir elde etmeye başlayacağı, erkek desteğin askerlik görevini tamamladıktan sonra 2 yıl içinde evleneceği ve bir yıl sonra bir çocuğu daha sonra ikinci çocuğunun olacağı varsayılarak hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem için de anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya %12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekeceği, ana ile babadan birinin destekten çıkması halinde payın diğerine aktarılacacağı gözetilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminatın bu ilkelere göre hesaplanması Dairemizin yerleşik uygulaması gereğidir.
Bu durumda mahkemece; Dairemiz’in yerleşik uygulamaları ile belirlenen ve yukarıda açıklanan destek payları esas alınmak suretiyle, davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi hususunda, yeni bir bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonucuna göre (davacı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) karar verilmesi gerekirken, destek paylarının hatalı (düşük) saptandığı rapordaki hesaplamanın kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, (1) nolu ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; aynı Kanun’un 373/1 maddesi uyarınca, dosyanın ilk derece mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.