Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2017/4972 E. 2019/856 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4972
KARAR NO : 2019/856
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalının kooperatif sözleşme şartlarını yerine getirmemesi sebebiyle 01/01/2004 tarihinde dava açtığını ve taraflar arasında görülen dava da verilen kararın icra takibine konulduğunu, davalı kooperatifin ferdileşmeye geçip, kat irtifakı kurduğu tüm daireleri üyeler adına tescil ettirdiği için mal varlığına rastlanamadığını, kooperatifin alacaklılardan mal kaçırma ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile taahhüt ettiği yükümlülükleri yerine getirmeme gayesi ile arsa sahiplerine ait daireler tamamlanmadan ferdileşmeye geçip, taşınmazı üyelerine devir ettiğini, yapılan işlemin, … yönünden muvazaalı işlem ile mal kaçırma olduğunu, gerek genel hükümlere göre muvazaalı işlem ile mal kaçırma olduğunu, gerekse tasarrufun iptali davasına konu olduğunu belirterek dava konusu taşınmazların tapusunun iptaline, mümkün olmadığı takdirde tasarrufun iptali ile alacak tahsil edilinceye kadar davalılar adına olan tapu kayıtlarının haciz ve icranın devamına, olmadığı takdirde sebepsiz iktisap ve zenginleşme hükümlerine göre borçluların müşterek ve müteselsilen…İcra Müdürlüğünün 2011/1499 takip sayılı dosyasındaki alacağı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, dava konusu taşınmazların kooperatif üyelerine devir tarihinin 2003 yılı olduğunu, dava konusu taşınmazların devir tarihi ve icra takip tarihi dikkate alındığında bir yıllık süre dolduğundan iş bu davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış bulunduğunu, davacının, borçlu hakkında aciz belgesi de ibraz etmediğini, dava açma koşulu yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın İİK 280. maddesi gereğince kabulüne, davalı S.S Oral Konut yapı kooperatifi tarafından, 30/12/2003 tarih, 7723 yevmiye sayılı ferdileştirme suretiyle diğer davalılara devrine ilişkin tasarrufun,…İcra Müdürlüğünün 2011/1499 sayılı dosyası ile yapılan takip konusu alacak miktarıyla sınırlı olarak ayrı ayrı iptaline, davacı vekiline dava konusu taşınmazlar üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına, satış bedelinden para artarsa davalılara ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
HMK’nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Somut olayda davacı vekili; davalı kooperatifin alacaklılardan ve özellikle hak sahibi olan arsa maliklerinden mal kaçırma ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile taahhüt ettiği yükümlülükleri yerine getirmeme gayesi ile arsa sahiplerine ait daireler tamamlanmadan ferdileşmeye geçip, taşınmazı üyelerine devir ettiğini, Yapılan işlemin, gerek genel hükümlere göre muvazaalı işlem nedeniyle mal kaçırma olduğunu, gerekse tasarrufun iptali davasına konu olduğunu beyanla muvazaaya ilişkin hükümler nedeniyle davalılara ait taşınmazların tapusunun iptaline, mümkün olmadığı takdirde tasarrufun iptaline karar verilmesi talebiyle davayı açmış ve mahkemece dava; hukuki tasnifinde İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali olarak kabul edilmiş ve dava bu şekilde görülmüştür.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.
Aynı yasanın 284.maddesinde iptal davasının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılacağı hükme bağlanmıştır.
Dosya içerisindeki belgelerden ve davalı borçlu kooperatif kayıtlarından; 30/12/2003 tarihinde tahsisen tapuların verildiği, buna göre dava konusu borçlu kooperatife ait dairelerin davalılara 30/12/2003 tarihinde tahsis(ferdileşme tarihi) edildiği davanın ise 20/06/2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre İİK’nun 284.madde kapsamında 5 yıllık süre geçtiğinden mahkemece İİK’nun 284.maddesi kapsamında hak düşürücü süre tartışılarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Öte yandan; bu tür davalar, elinde geçici (İİK.m.105) veya kat’i (İİK.m.143) aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olmakla birlikte aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasında ve hatta hükmün Yargıtay’ca onanmasından (veya bozulmasından) sonra bile sunulma olanağı vardır.
Somut olayda davacı vekili aciz vesikası ibraz etmediği gibi, sonrasında davalı borçlunun adresinde haciz de yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, dava şartı olan geçerli bir aciz vesikasının bulunmaması (İİK. 105-143 Md.) sebebi ile de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
3-Kabule göre de; Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde, her bir tasarruf yönünden sorumlu dava arkadaşı olan davalıların yargılama giderleri ve vekalet ücretinden müşterek müteselsil sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.
4-Bozma neden ve şekline göre davalılar … vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar … vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar … vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar …’e geri verilmesine 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.