YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3909
KARAR NO : 2018/6927
KARAR TARİHİ : 09.07.2018
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. vekili ve davalı … tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, davacının idaresindeki araca çarpmasıyla oluşan kazada yaralanan davacının malul kaldığını, yaklaşık 1 yıldır çalışamayan ve maluliyete uğrayan davacının maddi ve manevi zararından davalıların sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL. maddi ve 10.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş; 27.03.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 20.616,69 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. vekili, davaya konu kazaya karışan aracın finansal kiralama sözleşmesi ile diğer davalıya kiralandığını ve 20.12.2010 tarihinde de satıldığını, işleten sıfatları bulunmadığından zarardan sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 20.616,69 maddi ve 2.500,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek
yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. vekili ve davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; oluşa ve dosya kapsamına uygun biçimde, konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapordaki kusur oranlarının benimsenmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına; zarar gören davacıya karşı davalılar ile birlikte müteselsilen sorumlu olan araç sigortacısına karşı açılmış bir dava bulunmadığı, davalılar ile sigortacı arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, davacının ihtiyari dava arkadaşlarından birine ya da hepsine birden dava açmada … olduğu dikkate alındığında, sigortacının davaya dahil edilmeyişinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davalı …’ın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgöremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. vekili, kazaya karışan ve davalı adına kayıtlı olan aracın “Finansal Kiralama Sözleşmesi” ile diğer davalıya bırakıldığını ve o davalının fiili kullanımındayken kazanın gerçekleştiğini, bu nedenle kendilerinin işleten sıfatı bulunmadığını savunmuş; bu hususu ispat bakımından da … 1. Noterliği’nin 16.11.2005 tarih ve 32080 yevmiye numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi’ni dosyaya sunmuştur. Mahkeme tarafından, davalının bu savunması üzerinde durulmadan ve herhangi bir gerekçe gösterilmeden, bu davalının da zarardan sorumluluğuna hükmedilmiştir.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse
işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı …’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır.Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Davalılar arasında imzalı Finansal Kiralama Sözleşmesi’nin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun 9. maddesinde “finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayan şirkete aittir. Ancak taraflar sözleşmede, sözleşme süresi sonunda kiracının, malın mülkiyetini satın alma hakkını haiz olacağını kararlaştırabilirler” düzenlemesi; 17/1. maddesinde “finansal kiralama konusu mal kiralayan şirketin mülkiyetindedir” düzenlemesi yapılmış ve finansal kiraya konu malın mülkiyetinin kiraya verende olacağı kabul edilmiştir. Ancak, anılan Kanun’un 13/1. maddesindeki “kiracı, sözleşme süresince finansal kiralama konusu malın zilyedi olup,
sözleşmenin amacına uygun olarak her türlü faydayı elde etmek hakkına sahiptir” düzenlemesi ile, malı fiilen kullanma hakkının ve malın zilyetliğinin kiracıda olacağı kabul edilmiştir. Bu yasal düzenlemelerin sonucu olarak ve yukarıda açıklanan, maddi ölçüye göre finansal kiralama konusu aracın işleteni kiracı olacaktır.
Somut olayda; davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. ile diğer davalı … arasında imzalı 16.11.2005 tarihli “Finansal Kiralama Sözleşmesi” ile, davaya konu kazaya karışan aracın davalı …’a kiralandığı; sözleşme süresinin 2 yıl olarak kararlaştırıldığı ve sözlemenin 32. maddesiyle, sözleşme süresinin bitiminde 1 ay içinde kiracının aracı satın alma hakkının ve kiraya verenin aracın satışını yapma zorunluluğu bulunduğunun kabul edildiği; 1 aylık sürenin kiraya verenin noter ihtarından sonra işlemeye başlayacağının kararlaştırıldığı; sözleşmenin 27. maddesiyle, işleten sıfatının kiracıda olduğu ve kiracının zarardan münhasıran sorumlu olduğu düzenlemelerinin benimsendiği; aracın 20.10.2012 tarihinde (kazadan sonra) davalı …’a satış işleminin yapıldığı görülmektedir. Olaya ilişkin bu açıklamalar ile yasal düzenlemeler karşısında, davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş’nin araç işleteni olup olmadığı konusunda değerlendirme ve araştırma yapılmayışı eksik incelemedir.
Bu durumda mahkemece; davalılar arasında kazadan sonra yapılan araç satış sözleşmesinin, Finansal Kiralama Sözleşmesi gereği yapılmış bir satış olup olmadığı da araştırılıp tespit edilmek suretiyle, davalılar arasında imzalı Finansal Kiralama Sözleşmesi’nin hükümleri ve anılan mevzuat gereği, davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş’nin kaza tarihi itibariyle aracın işleteni sıfatı bulunup bulunmadığı değerlendirilerek bu davalının hukuki durum ve sorumluluğunun belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. vekilinin, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı …’ın, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. vekilinin temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. vekilinin, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; aşağıda dökümü yazılı 1.235,72 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı …’dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş’ye geri verilmesine 9.7.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.