Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/9960 E. 2017/4970 K. 03.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9960
KARAR NO : 2017/4970
KARAR TARİHİ : 03.05.2017

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkili ile davalı şirket arasında … plakalı araç için … numaralı genişletilmiş kasko poliçesi sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin sevk ve idaresindeki araç ile seyahat etmekte iken, … ili, … ilçesi, … Köprüsü üzerinde direksiyon hakimiyetini kaybetmesi üzerine maddi hasarlı trafik kazası geçirdiğini, davalı sigorta şirketine bu konu ile ilgili olarak … nolu dosya ile müracaat edildiğini ancak davalı şirket tarafından ödeme yapılmadığını, ayrıca ödememe nedeniyle ilgili olarak da herhangi bir açıklama yapılmadığını beyan ederek fazlaya ve faize dayalı hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazanın meydana geldiği mahal dikkate alındığında davanın yetkili mahkemede açılmadığını, olayın davacı sürücünün kendi kusurundan dolayı meydana geldiğini, ayrıca jandarma ekiplerince, araç içerisinde yapılan kontrollerde alkol kokusu olduğunu tespit ettiklerini, bu durumun da davacının alkollü olma ihtimalini yükselttiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; dava ve ıslah dilekçesinin kısmen kabulü ile 27.445,00 TL tazminattan 1.000,00 TL’nin 26.02.2014 tarihinden itibaren, geri kalan bakiye 26.445,00 TL’nin ıslah tarihi olan 23.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine, kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi talebinin reddine dair verilen hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/I maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Ancak, 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasadan sonra açılmasına, 6502 sayılı Yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere,
davacı tüketici konumunda olup davalı sigorta şirketi ile aralarında akdedilen sigorta sözleşmesinin bir tüketici işlemi olması, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğinin anlaşılmasına ve görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece de kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunlu bulunmakta olup mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu durumda, davanın HMK 114/1-c maddesi gereğince görevsizlik nedeni ile HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün re’sen BOZULMASINA, bozma sebebine ve şekline göre davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 03.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.