Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/9784 E. 2017/3859 K. 10.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9784
KARAR NO : 2017/3859
KARAR TARİHİ : 10.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı araç malikinin, 05.06.2014 tarihinde kırmızı ışıkta bekleyen müvekkili aracına (kamyonet) arkadan çarptığını ve asli kusurlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile değer kaybı ve araç kullanamasından doğan 5.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yine müvekkilinin aracına büyük özen gösterdiğini, bütün bakımlarını zamanında yaptırdığını, olayın müvekkilini fazlasıyla üzdüğünü belirterek haksız eylem sonucu uğradığı 1.000 TL zararın tazminini talep etmiştir.
Davalı vekili, daha önce iki kez kazaya karışan davalı aracında değer kaybı oluşmayacağını ve bu talebin sigorta şirketine yöneltilmesi gerektiğini, değer kaybı tutarının fahiş olduğunu, taleplerin açıklanması gerektiğini, ticari araç olmadığından araç mahrumiyeti zararının da kabul edilemeyeceğini ve manevi tazminat talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 1.000 TL değer kaybı ile, 5.000 TL yoksun kalınan kârın olay tarihi olan 05.06.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1- HUMK’nın 75/2.maddesinde, “dava dilekçesindeki talep sonucu açık değilse, mahkeme, davacıya talep sonucunu açıklatırmalıdır” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre anılan maddede hakim, davada müphem ve çelişik gördüğü iddia ve sebepler hakkında açıklama isteyebilir denilmektedir. Esasen bu sadece hakime tanınan bir yetki değil, aynı zamanda hakime verilen bir ödevdir.( Baki Kuru, sayfa 287,7.parağraf). Dava dilekçesinde davacı taraf değer kaybı ve araç kullanamasından doğan 5.000 TL
maddi tazminat talep etmiş olup, maddi tazminata ilişkin talebi açık değildir. O halde, mahkemece öncelikle HUMK.nun 179/3 ve 75/2. maddeleri uyarınca, davacı vekiline maddi tazminat istemlerinin nelerden ibaret olduğu kalem kalem açıklattırılmadan karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesinde “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davacı vekili, dava dilekçesinde 5.000,00 TL maddi ve 1.000 TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasını istemiş, kararda ise 1.000,00 TL değer kaybı ve taleple bağlı kalınarak 5.000,00 TL yoksun kalınan kârın olay tarihi olan 05/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir. Davacı vekilinin maddi tazminat talebi toplamının 5.000,00 TL olduğu ve davasını da ıslah etmediği gözetildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesine göre talep aşılarak toplam olarak 6.000,00 TL maddi tazminata karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı vekilinin manevi tazminat istemi hakkında da olumlu olumsuz bir karar verilmemesi isabetli değildir.
Kabule göre;
1- Davacı tarafa ait hususi araçtaki kazanç kaybının belirlenmesi yönünden, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının getirtilerek, günlük kazancı belirlenmeksizin, gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan vicdani kanaat ile hüküm kurulması da isabetsiz bulunmuştur.
2- Dairemizce değer kaybının belirlenmesi hususunda aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriteri esas alınmaktadır. Hükme esas alınan raporda bu kritere göre hesaplama yapılmadığı anlaşılmakla, dosyadaki fotoğraflar, kaza tespit tutanağı ve tüm belgeler incelenerek, aracın modeli, yaşı, hasarın ağırlığı, boyanmış olan yerler ve hasarlı bölgelerin özelliği nazara alınıp, aracın kaza öncesi ikinci el piyasa rayiç değeri ile tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farkın değer kaybını göstereceği ilkesine göre değer kaybının tespiti için yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 10/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.