Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/9127 E. 2019/4149 K. 04.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9127
KARAR NO : 2019/4149
KARAR TARİHİ : 04.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalıların sürücü, malik ve sigortacısı olduğu aracın, davacıların murisi annelerine çarpmak suretiyle ölümüne neden olduğunu belirterek davacıların her birinin manevi acı ve üzüntüsünün karşılanması için ayrı ayrı 10.000,00 TL toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile işletilmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulüne davacılar …, …, … için ayrı ayrı 3.000,00 TL olmak üzere toplamda 9000,00 TL manevi tazminatın davalılardan …’nden (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihi olan 27/05/2015 tarihinden itibaren, diğer davalılardan olay tarihi olan 01/04/2013 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
BK’nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar için takdir edilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2- Kabule göre; davaya konu kazaya karışan araç davalı ticari şirket adına kayıtlı olup ticari araç olduğundan, bu aracın sebep olduğu manevi zararlar yönünden temerrüt faizine karar verilirken, ticari faiz uygulanması gerektiği halde, hükmedilen manevi tazminatlar için temerrrüt faizi olarak yasal faize karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 04/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.