Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/8488 E. 2019/3705 K. 27.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8488
KARAR NO : 2019/3705
KARAR TARİHİ : 27.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki yapılan tasarrufun iptali davası yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı … Otomotiv Turizm ve Dış Tic. A.Ş’den kredi genel sözleşmeleri gereğince alacaklı olduğunu, davalı aleyhine İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğü’nün 2014/17777 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, borçlu adına hacze kabil mal bulunamadığını, davalı borçlunun adına kayıtlı … Mah, 3985 ada, 3 parselde kayıtlı … nolu bağımsız bölümün davalı …’a devredildiğinin tespit edildiğini beyan ederek, davalılar arasındaki tasarrufun iptali ile İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğünün 2014/17777 sayılı dosyasından alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava şartı olan aciz vesikasının ibraz edilmediğini, dava konusu gayrımenkulün yatırım maksatlı satın alındığını, davalı borçlunun durumunu bilmesinin mümkün olmadığını beyan ile davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Otomotiv Turizm ve Dış Tic. AŞ vekiline usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmalara iştirak etmediği, davaya da herhangi bir cevap vermediği anlaşılmıştır.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu gayrımenkulün tapuda 127.800,00 TL bedelle davalı …’a devredildiği, taşınmazın satış tarihinde ki gerçek değerinin ise 164.000,00 TL olarak belirlendiği, tapudaki satış değeri ile keşifte belirlenen değer arasında büyük bir fark olmadığı gibi davalı … Otomotiv borcunu ödeyemez duruma geldiği 02/09/2014 tarihinde davacı tarafından anlaşıldığı, satışın bu tarihten önce 22/04/2014 tarihinde yapıldığı, satış tarihinde davalı …’ın diğer davalının borcunu ödeyemez durumda olduğunu bilmesinin mümkün olmadığı, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü veya ondan sonraki kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir.
Somut olayda mahkemece dava konusu gayrımenkulün tapudaki satış değeri ile bilirkişi tarafından belirlenen satış tarihindeki gerçek değeri arasında bedel farkının bulunmaması ve davalılar arasında muvazaa olgusunun ispatlanamaması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de dosya kapsamına göre varılan sonuç doğru değildir.
Davalı borçlu ile davalı … arasında Dairemizin incelemesinden de geçmiş 2016/8487 sayılı dosyadan ve dosya içerisindeki tapu evraklarına göre dava konusu gayrımenkul haricinde aynı gün davalı 3. kişiye gayrımenkul devirlerinin yapıldığı, 13.09.2013 tarihli tapu resmi senendinde davalı borçlunun temsilcisi olan dava dışı …’a vekaleten davalı …’ın satış işlemi yapmasına, davalı borçlunun temsilcisi ile davalı 3. kişi olan …’ın aynı sitede oturduğunun anlaşılmasına, davalı 3. kişi olan …’ın davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olmasına göre davalılar arasındaki tasarrufun iptali ile İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğü’nün 2014/17777 sayılı icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.