Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/8472 E. 2019/2898 K. 13.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8472
KARAR NO : 2019/2898
KARAR TARİHİ : 13.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, müvekkili şirkete sigortalı aracın, dava dışı … yönetimindeyken gerçekleşen tek taraflı trafik kazası sonucunda hasara uğradığını ve sigortalıya 19.700,00 TL hasar bedeli ile 500,00 TL çekme bedeli ödendiğini, kazanın yolun yapım bakım ve onarımından sorumlu davalı kuruluşun yolun trafik düzeni ve güvenliğini sağlamaması, yolun bakımını yapmaması, su tahliye borularının temizlenmemesi sebebi ile meydana geldiğini, bu nedenle kazanın oluşumunda davalının %50 kusurlu olduğunu, 13.06.2013 tarihli yazı ile davalıya başvurulduğunu ancak davalı tarafça olumsuz cevap verildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydı ile 9.925,00 TL tazminatın 05/06/2013 ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetkili mahkemenin … İdare Mahkemesi olduğunu, davanın hizmet kusuruna dayandığını, bu nedenle idari yargının görevli olduğunu, kaza tarihinin 15/04/2013 olduğunu ve müvekkili idarenin 12/07/2013 tarihinde red cevabı verdiğini, zaman aşımı nedeniyle davanın reddini, dava konusu yolun bölünmüş yol niteliğinde olduğu, kaplama cinsinin BSK olduğunu, kazanın meydana geldiği devlet yolu üzerinde standart düşey trafik işaretlemesi ile birlikte yatay işaretlemeler bulunduğunu, kaza tespit tutanağında kazanın meydana geldiği anda havanın kuvvetli sağanak yağmur yağışlı ve yol yüzeyinin ıslak olduğunun belirtildiğini, kazayı yapan sürücünün KTK’nın 52/b maddesini ihlal ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın
kısmen kabulü ile 7.940,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine, dair karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen kusur oranına ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, kaza sonrası meydana gelen hasar bedelini sigortalısına ödediğini belirterek bu bedelin davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece, sigortacı-hukukçu bilirkişiden alınan 04.01.2016 tarihli rapora göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu hasar konusunda uzman bilirkişi tarafından hazırlanmamıştır.
6100 Sayılı HMK’nun 266/1.maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir” düzenlemesine yer vermiştir.
Mahkemece, dava konusu trafik kazasında hasarlanan araçtaki gerçek zarar miktarının belirlenmesi yönünden hasar konularında uzman bilirkişi(makina mühendisi)’den ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; sadece davacının sunduğu belgelere göre değerlendirme yapılması ve eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin kusura yönelik temyiz itrazının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.