YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8198
KARAR NO : 2017/2012
KARAR TARİHİ : 27.02.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacıya ait… plakalı aracın tüm oto sigorta poliçesi ile davalı şirketçe sigortalı olduğunu, 17.08.2013 tarihindeki yağış nedeni ile davacıya ait araçta hasar meydana geldiğini, davalı … şirketi tarafından hasarın karşılanmadığını belirterek hasar bedeli ve aracın çalışmamasından uğranılan zarar olmak üzere toplam 29.218,70 TL’nin dava tarihi itibari ile işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, 1. Kısım hasara ilişkin davacıya 8.516,97 TL ödeme yapıldığını,poliçede de görüldüğü üzere … AŞ nin rehin hakkına sahip olduğunu bu yönden davanın husumetten reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nun 1453. maddesi uyarınca malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1406. maddesi uyarınca bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Yine TTK’nun 1456/1. maddesinde “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder” düzenlemesine; 1456/2. maddesinde ise “Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahipleri-
nin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesi uyarınca, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatının alınması gereklidir.
Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain ve mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatını almak suretiyle sigortadan, şayet kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat istemek hakkına sahip olur. Öncelikle talep hakkının rehin hakkı sahibinde olması, yani sigorta bedelinin rehin hakkı sahibine ödenmesi gerektiği durumda, rehin hakkı sahibinin muvafakatinin bulunması halinde sigortalıya sigorta bedeli ödenebilir. Bu durumda dava açma hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibinde olduğundan bir dava şartı olarak aktif dava ehliyeti olan davacı sıfatının da rehin hakkı sahibinde olduğu, buna karşın daini mürtehinin muvafakati halinde bu şartın yerine getirilmiş sayılacağı Dairemiz yerleşik içtihatları ile de ortaya konulmuştur.
Davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğu ve dava dışı Vakıfbank Ulupark/Manisa Şubesi’nin dain ve mürtehin olarak poliçede gösterildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, ilgili bankanın … /… Şubesine yazılan 27.08.2014 tarihli yazı cevabında davaya muvafakatlerinin olduğunun bildirildiği, ilgili bankanın genel müdürlüğüne yazılan müzekkereye .. …/… Şubesi tarafından verilen 02.09.2015 tarihli cevapta ise; dava dışı bankalarının rehinli alacağının ve mürtehin kaydının devam ettiği,bu kapsamda dain mürtehin hakkı saklı kalmak ve davanın kabulü durumunda davacı lehine hükmedilecek sigorta tazminatı bedeli üzerinde mürtehin hakkı bulunduğunu ve bankaya ödeme yapılmasının hükümde gösterilmesi kaydıyla davaya muvafakatlerinin olduğu şeklinde cevap verildiği görülmüştür.Bunun üzerine mahkemece dava dışı rehin hakkı sahibi banka tarafından, davacının açtığı davaya kayıtsız şartsız muvafakat verilmediğinden davanın
aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiş ise de davacı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunulan dava dışı … …/… Şubesi’nin tarafından düzenlenen 04.02.2016 tarihli belgede, davanın olumlu sonuçlanması halinde bankanın herhangi bir zarara uğramayacağı ve 02.09.2015 tarihli yazı cevabının sehven gönderildiği ve yanlışlıktan kaynaklandığı belirtilerek, davaya muvafakatlerinin olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacının aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. Öte yandan, husumet yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecek hususlardan olup, mahkemece husumete ilişkin bu yeni durumu değerlendirmek üzere, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27.2.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.