Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/7504 E. 2019/2666 K. 07.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7504
KARAR NO : 2019/2666
KARAR TARİHİ : 07.03.2019

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili; 30/03/2008 tarihinde davacıların desteği …’nın, sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve karşı taraftan gelen … plakalı aracın üzerinden geçmesi sonucu vefat ettiğini, müvekkillerinin kaza nedeniyle fiili desteklerini yitirdiklerini, kazada kusurun müteveffada olduğunun tespit edildiğini beyanla, müvekkilleri … ve … için 3.000,00’er TL ve müvekkili … için ise 5.000,00 TL olmak üzere toplam 11.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulüyle, davacılar … için 106.802,64 TL, davacı … için 3.350,41 TL ve Melek için 36.254,89 TL destekten yoksunluk tazminatının davalıdan poliçe limiti 100.000,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla alınarak davacılara ödenmesine, hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının, 6098 sayılı TBK’nun 53/3. (818 sayılı BK’nun 45/2.) maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukuki anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK’nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Dava dilekçesinde desteğin 15 yıldır inşaatlarda kalıpçı olarak çalıştığı, elde ettiği gelirin asgari ücretin oldukça üzerinde olduğu belirtilmiş, hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda Antalya Briketçiler, Nalburiyeciler, İnşaat Malzemeleri ve Hafriyatçılar Odasının inşaat kalıpçı ustasına günlük 90,00 TL ücret ödendiğine dair 10.02.2014 havale tarihli müzekkere cevabı esas alınarak, asgari ücretin 2.466 katına göre hesaplama yapıldığı, bilirkişi raporunda saptanan miktarların mahkemece hüküm altına alındığı görülmektedir. Davaya konu kazada ölen desteğin geliri bakımından SGK ya da vergi dairesi gibi resmi kurumlardan araştırma yapılmadığı hususları gözetildiğinde; desteklerin geliri için yapılan araştırma yetersizdir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda mahkemece; davacı tarafın desteklerin yaptığını iddia ettiği kalıpçı ustalığı işinin bir işverenin yanında hizmet sözleşmesi ile yürütülebileceği ya da bağımsız olarak çalışılıyorsa vergi mükellefi olarak çalışmanın gerekeceği gözetilmek suretiyle, davacılar desteklerinin varsa kaza tarihinden önceki SGK hizmet dökümü ile bağlı olarak çalıştığı işyerinden en son gelirlerine ilişkin belgelerin ya da bağımsız olarak çalışmaları söz konusuysa, ilgili vergi dairesinden kazançlarına ilişkin belgelerin getirtilmesi, bu suretle temin edilen resmi belgelerdeki net kazançları dikkate alınarak tazminat hesabına esas gelirin net biçimde belirlenmesi, anılan yollarla gelirin saptanamadığı durumda ise, müteveffanın çalıştığı …’da yılın kaç ayında inşaat işlerinde çalışılabileceği ilgili meslek odalarından sorularak ayrıca; müteveffanın düzenli olarak çalışıp çalışmadığı, kalıpçılık işinden günlük/aylık ne kadar gelir elde ettiği/edebileceği hususlarında gerekiyorsa tanık ve bilirkişi deliline başvurularak belirlenebilecek gelir üzerinden tazminatın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, soyut gelir tespitine göre eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 96/1. maddesinde “zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla ise, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi, sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “başka tazminat taleplerinin bulunduğunu bilmeksizin zarar görenlerin birine veya birkaçına kendilerine düşecek olandan daha fazla ödemede bulunan iyiniyetli sigortacı, yaptığı ödeme çerçevesinde, diğer zarar görenlere karşı da borcundan kurtulmuş sayılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
KTK’nun 96. maddesindeki hükme göre, garameten ödeme ilkesi; bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, sigorta bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılmasını ifade etmektedir. Burada amaç, zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı ve poliçe limitini de aşmayacak şekilde eşit paylaştırmanın sağlanmasıdır.
Somut olayda; davacılar desteğinin sürücüsü olduğu ve dava konusu kazayı yapan araç için, davalı … şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi düzenlendiği; poliçeye göre ölüm halinde kişi başına teminat limitinin 80.000,00 TL. olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu kazada ölen davacılar desteğinin hak sahibi olan tüm yakınlarının talep edebileceği tazminatlardan, davalı sigortacının bu limitle sınırlı olarak sorumlu olacağı açıktır.
Hükme esas alınan aktüerya raporunda, davacılar için destekten yoksun kalma tazminatı olarak 145.860,19 TL hesaplanmış ve Mahkemece bu miktar hüküm altına alınmıştır. Hesaplanan toplam tazminat, davalının düzenlediği poliçedeki kişi başı teminat limiti olan 80.000,00 TL’yi aştığı halde, esas alınan bilirkişi raporunda garame hesabı yapılarak zarar belirlenmediğinden rapor bu yönden de hükme esas alınamaz,
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; hak sahibi durumuna göre raporda hesaplanan toplam tazminat, davalının düzenlediği ZMSS poliçesindeki 80.000,00 TL’lik limiti aştığı için, tüm hak sahiplerinin payları dikkate alınıp tazminatlarının hesaplanması ve tüm hak sahipleri arasında garameten paylaştırma yapılması konularında, ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre (usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak) karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 07/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.