Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/7178 E. 2019/2210 K. 27.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7178
KARAR NO : 2019/2210
KARAR TARİHİ : 27.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki muvazaa davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; davacı müvekkili şirketin, davalı …’ın aval sıfatı ile imzaladığı 28.2.2013 tarihli 50.000,00-TL bedelli çekin ve bu çekin takip konusu yapıldığı … 9.İcra Müdürlüğünün 2013/3819 sayılı dosyasının alacaklısı olduğunu, takip konusu çekin davalı …’ın ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı … … İpek Emp. Teks. Mak. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davacı müvekkili şirket arasında imzalanan 23.07.2012 tarihli … Faktoring sözleşmesine istinaden müvekkili firmaya verildiğini, takip dosyasındaki borcun ödenmediği gibi borçlu … tarafından borcun ödenmemesi için sürekli muvazaalı işlemler gerçekleştirildiğini, borçlunun maliki olduğu iki adet taşınmazını borcun doğumundan çok sonra ve iflas erteleme davasından birkaç gün önce diğer davalılara muvazaalı olarak devrettiğini, … ile davalılar arasında yakınlık bulunduğunu iddia ederek taraflar arasında yapılan taşınmaz devri işlemlerinin muvazaa nedeniyle butlanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; taşınmazların satılarak satış parasının peşin olarak tahsil edildiğini,
diğer davalılar arasında yakın arkadaşlık, akrabalık ve benzeri mahiyette yakın ilişki bulunmadığını, tarafların tacir olduklarını, tasarrufun iptali davasına dair borcun da ticari ilişkiden kaynaklandığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … ve Fatma Küçükoğlu tarafından ayrı ayrı verilen cevap dilekçelerinde, satış bedelinin Türk Ekonomi Bankası aracılığıyla 26/03/2013 tarih 1933 ve 1937 sayılı dekont karşılığı nakden ve tamamen ödendiğini, taşınmazın emsal değeri üzerinden satın alındığını, alacağın çekten doğan alacağın tahsili ile ilgili olup Faktoring sözleşmesi ile ilgili olmadığını beyanla davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Davanın kabulüne, davalılar … ve …’in borçlu …’dan satın aldıkları paylar ile ilgili (… ilçesi, … mahallesi, ada 3540, parsel 215 … adına kayıtlı 3/8 hisse, … ilçesi, … mahallesi, ada 3540, parsel 217 … adına kayıtlı 3/8 hisse) tasarrufun iptali ile icra takip borcu ile sınırlı olarak cebr-i icra yolu ile hakkını alma yetkisi tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davalılar … ve …’nun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava BK’nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir.
HMK’nin 33. maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Somut olayda, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla BK’nun 19. maddesine dayalı olarak açılan
muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK’nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler.
3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına da gelmemelidir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmişse de; dava konusu … ilçesi, … mahallesi, ada 3540, parsel 217 sayılı taşınmaz; … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/22 esas sayılı tasarrufun iptali davasında verilen tasarrufun iptali kararı sonucunda; … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1655 sayılı dosyasında yapılan açık artırma sonucunda 31/05/2017 tarihinde Alta Prokap Metal
Formlama ve Makine Endüstri ve Ticaret A.Ş.’ye devredilmiştir. Yine aynı şekilde dava konusu … Yıldırım ilçesi, Samanlı mahallesi, ada 3540, parsel 215 sayılı taşınmaz; … 19. İcra Müdürlüğü’nün 2013/2299 sayılı dosyasında yapılan açık artırma sonucunda 12/10/2018 tarihinde devredilmiştir. BK 19’a dayalı muvazaa davalarında dava konusu malın davalı 3. kişinin elinden çıkması halinde malı edinen kişinin iyi niyetli olması halinde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekir. Bu durumda; dava konusu taşınmazların ihale ile devredildiği icra dosyalarının getirtilerek ihalelerin kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması gerekir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ve …’nun diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar … ve …’nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar … ve …’na geri verilmesine, 27/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.