Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/7051 E. 2018/11405 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7051
KARAR NO : 2018/11405
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili, … Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi olan …. …San. Tic. Ltd. Şti.’nin T…. A.Ş. … şubesindeki hak ve alacaklarına 6183 S.Y.’nın 79. maddesi uyarınca elektronik haciz uygulandığını, bankadan alınan elektronik cevapta, mükellefin hesaplarında bulunan menkul varlıkları üzerinde dairenin haczinden önce bankanın rehin hakkı olduğunun bildirildiğini, bunun üzerine … Vergi Dairesince bankadan mükellefin banka rehnine konu olan alacağının muaccel hale gelip gelmediğinin bildirilmesinin istenildiği ve banka tarafından verilen 27.5.2013 tarihli cevap yazısında, borçlunun bankaya olan borcu/riski nedeniyle rehin/hapis/takas ve mahsup haklarının bulunduğu, dolayısı ile herhangi bir tutarın gönderilmesinin söz konusu olmayacağının bildirildiğini, bankanın itirazını yaptığını ancak itirazının haklı bir itiraz olmadığını, ileride doğması muhtemel alacaklar üzerinde rehin hakkının korunmasına izin veren bir düzenleme olmadığı gibi riski henüz gerçekleşmeyen alacaklar için konulan rehin, amme alacağının öncelikli haczine teşkil etmeyeceğini,..’nın 3.şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi başlıklı 79.maddesinin 6.fıkrası gereğince bankanın borçlu bulunduğunun tesbit edilerek hacze konu tutarın ödenmesine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle davanın kabulüne, bankanın borçlu olduğunun tesbiti ile hacze
konu 33.316,65 TL’nın ödenmesine hükmedilmesine karar verilmesini istemiş ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde, müvekkili banka tarafından haciz ihbarnamesine süresi içerisinde verilen cevabın gerçeğe uygun olduğunu,dava dışı borçlu…. San. Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili banka arasında imzalanmış sözleşmeler bulunduğunu, sözleşmeler gereği borçlunun müvekkili banka nezdindeki hak ve alacaklarının bankaya rehinli olduğunu, söz konusu hesaplardaki hak ve alacakların müvekkil bankaya rehinli olduğundan dolayı bankanın rehin, takas-mahsup haklarından sonra haciz işlendiği yanıtından da gerçeğe aykırı bir durum bulunmadığını, bankanın geçerli bir rehin hakkı bulunduğundan mevduatın haczi veya başkasına temliki, mevduat üzerinde intifa hakkı tesisi gibi hallerde, bankanın rehin hakkını tüm bu kısıtlamalardan önce ileri sürebileceğini, tazminat yükümlülüğünün şartlarının oluşmadığını, tazminat yükümlülüğünün doğması için müvekkili bankanın haksız fiil işlediğinin ispatı gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı itibari ile; borçlu ile davalı banka arasında 20.11.2009 tarihli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinin bulunduğu ve toplamda borçlunun 168.903,29-TL lık riski bulunduğu hususu sabit ise de, bilirkişi ek raporundan ihbarnamenin tebliğ edildiği tarih itibariyle borçlunun banka hesabında davacı tarafından talep edilen 33.316,65-TL nin bulunduğu ve bu tarih itibariyle borçlunun bankaya borcunun olmadığı anlaşılmış, ilerde doğacağı belli olmayan ihtimallere dayanarak bankanın ödemeden kaçınması haklı neden oluşturmadığından banka hesabında bulunan ve ödenmesi talep edilen miktarla ilgili davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 sayılı yasanın 79./6 maddesine dayalı olarak açılmıştır.
6183 sayılı yasanın 79/6 maddesi “Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın … ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir.” hükmüne haizdir.
Davacı 10.05.2013 sayılı yazısı ile dava konusu hesaptaki rehnin dayanağı, krediler, alacağın muaccel hale
gelip gelmediği hususunu davalıdan talep etmiş, davalı tarafından verilen 27.05.2013 tarihli cevabı yazıda da kısaca; rehin, takas, mahsup haklarının bulunduğunu, herhangi bir tutarın gönderilmesinin mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Davacı tarafından 6183 sayılı yasanın 79./6 maddesine göre alacak davası açılmış mahkemece de yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.
Somut olayda; davalı Banka ile dava dışı …. San. Tic. Ltd. Şti. ile aralarında 20.11.2009 tarihli kredi genel sözleşmesi mebcut olup, sözleşmenin 11. maddesinde “dava dışı …. San. Tic. Ltd. Şti’nin iş bu sözleşmeden ve/veya herhangi bir sebepten doğmuş ve doğacak her türlü borçlarının teminatını teşkil etmek üzere Bankanın bütün Şubelerindeki her türlü hesap bakiyelerinin ve doğmuş ve doğacak her türlü alacaklarının, kendilerine ait olup da Bankada bulunan bütün kıymetli evrak ve menkul kıymetler …. üzerinde Bankanın hapis hakkı bulunacağını ve bütün alacaklarının ve hesaplarının Bankaya rehin edilmiş olduğunu bunların veya bedellerinin Bankaca takas ve mahsup edilebileceğini…Bankanın yetkili olduğunu kayıtsız şartsız kabul eder” hükmüne göre davalı bankanın dava dışı firmnın her türlü hak ve alacağı üzerinde doğmuş ve doğacak hakları için rehin, takas ve mahsup hakkı bulunduğu görülmüştür.
Sözleşmenin 11. maddesine göre davalının rehin, takas ve mahsup hakkı bulunmasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere 33.316,65 TL nin davacı hazineye ödenmesi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de 136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmü gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdir edilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 28/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.