Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/6958 E. 2018/11230 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6958
KARAR NO : 2018/11230
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın davalı … yönünden reddine, davalı … yönünden kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili; davalı borçlu … hakkında … 10…. Müdürlüğünün 2014/15354 sayılı dosyasından … takibi başlatıldığını,davalı borçlu hakkında başlatılan … takipleri sırasında adına kayıtlı ve hiçbir yere ipotekli olmayan bir adet taşınmazın takipten bir gün önce başkasına devrettiğini borçlular hakkında düzenlenen haciz tutanağının aciz vesikası hükmünde olduğunu belirterek dava konusu taşınmazın davalı … payının diğer davalı …’ye devrine ilişkin tasarrufunun İİK’nun 277.vd maddeleri uyarınca davacı alacağı ile sınırlı olmak üzere iptaline, bu taşınmazlar üzerinde cebri … hakkı tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre;Davalı … hakkındaki davanın reddine, davalı … hakkındaki davanın kabulüne, davalının dava konusu taşınmazın elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değeri oranında davacının alacak miktarı ile sınırlı olarak faiz yürütülmeksizin davalı …’nin tazminata mahkum edilmesine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-… ve İflas Kanunu’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri … yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
İİK 283/II.maddeye göre iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değer nisbetinde üçüncü şahıs nakden tazmine mahkum edilir.
Somut olayda dava konusu taşınmaz davalı … tarafından dava dışı dördüncü kişiye satıldığından
ve dava bedele dönüştürüldüğü davalı … yönünden taşınmazı elden çıkardığı tarihteki bedeli konusunda bilirkişiden alınacak rapor doğrultusunda takip konusu olacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak nakden tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken infaz kabiliyeti bulunmayacak şekilde tazminat miktarı belirtilmeden hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 26/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.