Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/6816 E. 2019/2304 K. 28.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6816
KARAR NO : 2019/2304
KARAR TARİHİ : 28.02.2019

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalılardan …’ın … plakalı aracın sürücüsü, davalı …’ın ise aynı aracın maliki olduğunu, davalı …’ın 25/09/2012 tarihinde davacı müvekkiline çarparak ağır derecede yaralanmasına sebebiyet verdiğini, tedavisi için birçok ameliyat geçirmek durumunda kaldığını, müvekkilinin yürümekte zorlandığını ve normal bir insanın günlük hayatta yaptığı basit hareketleri dahi ifa edemez durumda olduğunu, baston ve çeşitli aparatlar kullanarak hayatını idame ettirdiğini, hayatı boyunca arazın devam edeceğinin muhakkak olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … açısından poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile müştereken ve müteselsilen tahsiline 30.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar … ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketine 05/04/2012-2013 tarihleri arasında geçerli olan KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere kişi başına 225.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davayı ve talebi kabul anlamına gelmemek kaydı ile öncelikle kusur tespitinin ayrıca davacının maluliyet oranının tespitinin gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren faiz talebinin yasal düzenlemeler kapsamında haksız olduğunu savunmuştur.
Davalılar … ve … vekili; davacı tarafın müvekkillerinden manevi tazminat talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, müvekkillerinin kazadan sonra davacıya sarf ettikleri tedavi masraflarının ve ekonomik desteğin 70.000,00 TL olduğunu, hukuk sisteminde manevi tazminatların zenginleşme aracı olarak görülmediğini, davacının talebinin reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın davacının ıslah dilekçeside dikkate alınarak kısmen kabulüne, 188.542,07 TL maddi tazminatın davalı … yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kabul edilen maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının fazlaya ilişkin olarak talep etmiş olduğu maddi tazminat isteminin reddine, davacının davalılar … ve … aleyhine açmış olduğu manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 25/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının davalılar … ve … hakkında açmış oldukları manevi tazminatın fazlaya ilişkin kısmının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda … Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 04.12.2104 tarihli raporunda davacının maluliyet oranı %44 olarak belirlenmiştir. ATK 3. İhtisas Kurulu’nun 01.1.2014 tarihli raporunda ise davacının Çalışma
Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak E cetveline göre %38,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 25/09/2012 tarihinden itibaren 18 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir. Her iki rapor arasında açıkça ve büyük oranda bir çelişki bulunmaktadır. Yapılacak iş, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun çelişkiyi giderecek yeni bir rapor alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Somut olayda uyuşmazlık, davacının işgücü kaybı tazminatının hesaplanmasında esas alınacak gelirinin belirlenmesi noktasındadır.
Çalışma gücü kaybı zararının hesabında yaralanan veya malul olanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Zarar görenin kaza tarihi itibariyle mesleği ve geliri tespit edilmelidir. Kişinin herhangi bir işi yoksa, zarar görenin geliri asgari ücret kabul edilerek, raporun hazırlandığı tarihteki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır. Eğer gelirin asgari ücret üzerinde olduğu, bir başka anlatımla herhangi bir işyerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekir. Ancak mahkeme bedensel zararların tazmini davalarında zarar görenin zararını resen belirlemek durumundadır. Bu nedenle mahkeme, zarar gören asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia etmiş ise SGK’dan trafik kazasının olduğu tarihteki zarar görenin ücret ve tüm gelirlerini gösterir ücretlerini getirtmelidir. Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın, örneğin duvar ustası, sıvacı gibi belirli bir meslek icra eden kişilerden ise ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır.
Davacı hakkında sosyal ve ekonomik durumuna ilişkin yapılan araştırma sonucunda polis merkezince tanzim edilen 11/03/2013 tarihli tutanakta davacının … Yapı Madencilik Firmasında yönetici olduğu ve aylık net gelirinin 4.500,00 TL olduğu belirtilmiştir. … Sosyal Güvenlik Merkezinin 01/04/2014 tarihli cevabı yazısı ekinde sunulan hizmet dökümünden ise davacının kaza tarihinde Bağkur sigortalısı olduğu, kazanca ilişkin beyanının asgari ücret olduğu tespit edilmiştir. 28.09.2015 tarihli bilirkişi raporunda, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre salt zabıta, emniyet ya da jandarma araştırmaları, muhtarlık tarafından tanzim olunan belgeler v.s esas alınarak yapılan tazminat hesaplarının kabul görmediği, davacı vekili tarafından dosyaya davacının gelirini ispatlar başkaca bir bilgi ve belge sunulmadığından davacının kaza tarihinden günümüze kadar olan kazançlarının yasal asgari ücretleri esas alınarak zarar hesabı yapılmış, mahkemece de asgari ücrete göre yapılan tazminat hesabı hükme esas alınmıştır. Davacının gelirine ilişkin olarak yapılan araştırma yetersizdir. Davacı vekili müvekkilinin şirket ortağı olduğunu ayrıca müdürlük görevi de bulunduğunu iddia ettiğine göre davacının kazadan önce ne kadar gelir elde ettiğinin tespiti için mahkemece, … Ticaret Odasına yazı yazılarak şirket ortağı olan aynı zamanda müdürlük sıfatı da olan birisinin elde edebileceği gelirin sorulması, SGK ve çalıştığı işyerinden gelire ve ödemelere ilişkin belgelerin getirtilmesi, kendi hesabına çalışıyorsa ilgili kuruluşlardan gerekli belgelerin sorulması, gelirin kazadan önce geriye doğru tespitinin yapılması, gerekirse yeniden aktüer raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.