Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/6651 E. 2019/2169 K. 27.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6651
KARAR NO : 2019/2169
KARAR TARİHİ : 27.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, müvekkili …’in aracını güvenlik şeridine çekip tedbirleri aldıktan sonra davalılardan …’nin kullandığı aracın müvekkilinin bulunduğu minibüse arkadan çarptığını ve müvekkilinin eşi …’ün ve çocuğu …’ün hayatını kaybettiğini, davacıların destekten yoksun kaldığını belirterek şimdilik yasal faizi ile birlikte (sigorta şirketi için sigorta poliçesindeki bedel ile sınırlı olmak kaydı ile) her bir müvekkili için ileride alacakları kesin olarak belirlendiği taktirde bu alacağı artırmak üzere 5.000,00’er TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 25/01/2016 tarihli dilekçesi ile … için ölen eşi … ve çocuğu için talep ettikleri 5.000,00 TL maddi tazminatı 10.068,61 TL artırarak, 15.068,61 TL’ye, … için ölen annesi … için 5.000,00 TL maddi tazminatı 30.337,07 TL artırarak 35.338,07 TL’ye arttırdıklarını belirtmiştir.
Birleşen dosyada davacılar vekili, aynı kazada karşı aracın davalılardan …’ye tüm oto sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, vefat eden Ferhan ve … nedeniyle davacıların üzüntü duyduğunu beyan ederek olayın meydana geldiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte her müvekkili için kişi başı 100.000 TL’den toplam 200.000 TL manevi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline (davalı … şirketi için sigorta poliçesinde belirtilen miktarla sınırlı olmak üzere) karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, kazada müvekkillerinin kusurunun bulunmaması sebebiyle davanın reddini savunmuştur.
Davalı … şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; asıl davanın kısmen kabulü ile davacı … lehine eşi …’ün vefatı sebebi ile 5.450,20 TL tazminatın, çocuğu …’ün vefatı nedeni ile 9.618,41 TL tazminatın, davacı … lehine annesi …’ün vefatı sebebi ile 35.337,07 TL tazminatın, … Sigorta A.Ş. dışındaki davalılar yönünden olay tarihi 16/09/2013 tarihinden itibaren, sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 27/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber (sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı kalmak kaydı ile) … Ltd.Şti. dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, davacı …’ün kardeşi …’ün vefatı sebebi ile destek tazminatı talebinin reddine, davalı … Nak.Paz.Tic.San.Ltd.Şti. hakkında açılan davanın pasif husumet nedeni ile reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile davacı … lehine, eşi …’ün vefatı sebebi ile 10.000,00 TL manevi tazminatın, çocuğu …’ün vefatı nedeni ile 10.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … lehine, annesi …’ün vefatı sebebi ile 7.500,00 TL manevi tazminatın, kardeşi …’ün vefatı sebebi ile 7.500,00 TL manevi tazminatın, …. dışındaki davalılar yönünden olay tarihi 16/09/2013 tarihinden itibaren, sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 03/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber (sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı kalmak kaydı ile) müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, fazlaya dair manevi tazminat taleplerinin reddine, dair karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi, birleşen dava manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile manevi tazminata ilişkin hükmün davacılar yararına BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 27/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.