Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/6567 E. 2019/1608 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6567
KARAR NO : 2019/1608
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali (tazminat) davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm davacı vekili ve davalı …Ş. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 11.07.2014 tarihinde davalıların işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu araç sürücüsünün tam kusuruyla gerçekleşen çift taraflı trafik kazasında müvekkiline ait aracın hasar gördüğünü, davalı … şirketinin müvekkiline 15.000,00 TL hasar ödemesi yaptığını, dava öncesi … 8.Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yapılan tespitte makine mühendisi bilirkişinin hesaplamaları doğrultusunda bakiye hasar bedeli, değer kaybı ve ikame araç bedelinin tahsili için … 16.İcra Müdürlüğü’nün 2014/12311 sayılı dosyasında başlattıkları takibe davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini belirterek davalıların itirazlarının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının davasının kısmen kabulü ile davalıların … 16.İcra Müdürlüğü’nün 2014/12311 sayılı dosyasına yaptıkları itirazın 1.399,20 TL değer kaybı ve 1.657,50 TL ikame araç bedeli(sigorta şirketi sorumlu olmamak üzere) olmak üzere toplam 3.056,70 TL için iptaline, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı …Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) nolu bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Olay sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağına göre, davalıların işleteni ve …’si olduğu araç sürücüsü ihbar olunan …’in kazada tam kusurlu; mahkemece trafik uzmanı bilirkişinin de yer aldığı heyetten alınan bilirkişi raporuna göre; dava dışı davacının araç sürücüsünün %25, ihbar olunan …’in %75 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Trafik tespit tutanağı ile mahkemece alınan bilirkişi raporu arasındaki kusur dağılımına ilişkin çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece, İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur dağılımına ilişkin çelişkilerin giderilmesi yönünde denetime elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
3-Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
Somut olayda, değer kaybı yönünden hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda araçta oluşan değer kaybı, yukarıda açıklanan ilkelere ve Dairemizin yerleşik uygulamasına uygun olmayan biçimde 4.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Dosyada alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda mahkemece, davacı aracının modeli, yaşı, kaza sonucu meydana gelen hasar durumu, km’si, kullanım tarzı vs de gözönünde bulundurularak, yukarıda açıklanan değer kaybı hesabı esaslarına uygun şekilde araçta oluşan değer kaybının tespit edilmesi hususlarında aynı bilirkişiden açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli şekilde ek rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4-2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı …Ş., kayıt maliki olup kayden işletendir, fakat yukarıda açıklandığı üzere K.T.K. m.85 uyarınca işletenlik sıfatı değişebilmektedir. Davalı …Ş., aracı ihbar olunan … İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.’ye kiraya verdiğini iddia etmiş, kira sözleşmesini sunmuştur. Bu
iddiasının doğru olması halinde davalının işletenlik sıfatı sona erecektir.
Davalı …Ş., yargılama aşamasında aracı uzun süreli kiralama sözleşmesi ile kiraladığını ve işleten sıfatı bulunmadığını ileri sürmüş, ihbar olunan … İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti’de aracı kiraladığını kabul etmiş, mahkemece, kazaya karışan aracın, kira sözleşmesi ekinde sunulan araç listesi dahilinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar karar verilmiştir.
Kazaya karışan davalı …Ş’ye ait araç … marka kamyondur, dosyaya sunulan kira sözleşmesi ekindeki listede de … marka bir kamyonun yer aldığı görülmekte ise de, aracın plakası veya şasi nosu gibi ayırıcı nitelikteki özellikleri sözleşme ekinde yer almadığından, kazaya karışan araç ile kira sözleşmesine göre ihbar olunana kiralanan aracın aynı olup olmadığı tespit edilememektedir. Bu durumda mahkemece davaya konu araç nedeni ile tanzim edilen kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup-olmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, kira bedelinin ve vergilerin kim tarafından ödendiği, davalının ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği, kazaya karışan araç ile sözleşmeye konu aracın aynı araç olup olmadığı, hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı …Ş vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı …Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı … Yatarımları A.Ş.’ye geri verilmesine 18/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.