YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5656
KARAR NO : 2018/7971
KARAR TARİHİ : 19.09.2018
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 05.04.2016 gün, 2016/109573 sayılı kanun yararına bozma talebi ile temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalı borçlu … hakkında Bodrum 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/7266 sayılı dosyası ile 458.040,19 TL’nin tahsili için 05.12.2013 tarihinde takip yapıldığını, takibin kesinleştiğini ancak icra müdürlüğü araştırmasında borçlu adına kayıtlı taşınır taşınmaz mala rastlanılmadığını, borçlunun hacze kabil başkaca malı bulunmamakta olup, bu hususun borçlunun Tuana Evleri Sitesi, B Blok, No: 2 Gümbet Bodrum adresinde full eşyalı olarak kiraladığı taşınmazda yapılacak haciz neticesinde de görülmekte olup, haciz tutanağının 2004 S.K. Madde 105, geçici aciz belgesi niteliğinde olacağından dosyaya sunulacağını, hal böyle iken yapılan araştırmalarda borçlu …’nın kendi adına kayıtlı, Muğla İli, Bodrum İlçesi, Yeniköy Mahallesi, Çırkanaltı Mevkii, 30 ada, 14 parselde kayıtlı, Dubleks mesken nitelikli, A Blok 1 nolu bağımsız bölümü 26.11.2013 tarihinde … isimli, Akbük Kazıklıbucakta onun işlerini yapan ve beraber kafeterya işlettiği kişiye üzerinde satışa arz şerhleri ve 3 tane haciz ile 470.000,00 TL bedelle ve muvazaalı olarak devredilmiş olduğunu öğrendiklerini, takip tarihi 05.12.2013 olmasına rağmen borçlunun temerrüt tarihinin 16.09.2013 tarihi olup, borcun doğumunda borçlunun bir muvazaalı devir yaptığı tarihten önce olduğunu, bu hususun icra dosyası ile sabit olduğunu, aynı gün bilirkişilerce Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2013/2035 esas sayılı dosyası ile ve Bodrum 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/45 sayılı dosyası ile satışa çıktığını ve satış günü verildiğini ve değerinin 750.000,00 TL olduğunu ve
taşınmazın devrinin 470.000,00 TL olmasının da başka bir delil olup bu hususun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, taşınmazın alıcısının bu taşınmazı almaya imkan verecek finansal bir durumunun da olmadığını, taşınmazın borçlu tarafından diğer davalı …’a devrinden bir ay sonra ve diğer haciz dosyalarının bedellerinin ödenerek kapatıldığı güne tekabül eden 23.01.2014 tarihinde taşınmazın yeni alıcısı … tarafından, davalı Ekatarinaya alım, satım ve ipotek hususlarında geniş vekalet vermesi ve davalı Ekatarinanın da bu vekalet ile 27.01.2014 tarihinde taşınmaz malikine vekaleten Bodrum Tapu Müdürlüğüne giderek taşınmaz üzerine Mustafa Sadettin Erdemir lehine 200.000,00 TL’lik ipotek tesisi başvurusun bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu nedenlerle Muğla İli, Bodrum İlçesi, Yeniköy Mahallesi, Çırkanaltı Mevkii, 30 ada, 14 parselde kayıtlı, Dubleks mesken nitelikli, A Blok 1 nolu bağımsız bölümü üzerine ihtiyati haciz konulmasına, Muğla İli, Bodrum İlçesi, Yeniköy Mahallesi, Çırkanaltı Mevkii, 30 ada, 14 parselde kayıtlı, Dubleks mesken nitelikli, A Blok 1 nolu bağımsız bölümün …’a satış işleminin cebri icra yoluyla alacağın tahsiline yetki vermek üzere iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava dilekçesinde yazılanların tümüyle gerçeğe aykırı olduğunu, davaya dayanak takip dosyasında müvekkili davalı aleyhine hiç bir icra işlemi yapılmadığını, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin dava tarihinde geçici yahut kesin aciz vesikasının sunulmasının zorunlu olduğunu izahtan vareste bir biçimde ortaya koyduğunu, kaldı ki bu yolla haciz tutanağının geçici aciz vesikası yerine geçebilmesi için borçlunun başkaca mal varlığının bulunmadığını beyan etmesi gerektiğini, borçlunun yokluğunda yapılacak bir haciz sonucu tutulacak tutanağın Yargıtay içtihatları doğrultusunda borçlunun başkaca mal varlığının bulunmadığına dair beyanı bulunmadıkça geçici aciz vesikası hükmünde olmasının mümkün olmadığını, bu vesikanın dava tarihinden önce düzenlenmesinin davanın açılabilmesi için zorunlu unsur olduğunu, aynı alacağı müstenid Bodrum 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/613 esas numaralı dosya üzerinden de aynı alacağa ilişkin dava görüldüğünü, Yargıtay’ın aciz vesikası yerine geçicek belgede bulunması gereken unsurları detaylı olarak sıraladığını, davalı müvekkilinin emlakçılıkla uğraşmakta bazen de satın aldığı evleri dekore ederek tekrar satmak sureti ile hayatını idame ettirmekte olduğunu, gayrimenkulünün satılması isteyen bir çok kişinin kendisinde vekaleti bulunduğunu, davalı …’ın bunlardan birisi olduğunu, aciz ve aciz vesikası bulunmayan davalı aleyhinde dava açma şartlarına haiz olmayan davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu taşınmazın davalı … tarafından haciz ve tehditlerinden korunmak maksatı ile 26.11.2013 tarihinde müvekkili davalı …’a bila bedel devredildiğini, davalı müvekkilinin, diğer davalı …’ya iş bu gayrimenkul karşılığında bir bedel ödemediğini, ekte sundukları vekaletnameye binaen davalı … vekili olarak iş bu davayı kabul ettiklerini, gayrimenkulünü yasal ve vergi sorumlulukları ile daha fazla muhatap olmak istemeyen müvekkili davalı … yönünden davanın kabulü ile gayrimenkülün diğer davalı … adına tescil edilmesini, davanın açılmasına sebebiyet vermeyen müvekkili davalı … yönünden HMK 312/2. maddesi bakımından karşı vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile Muğla İli, Bodrum İlçesi, Yeniköy Mahallesi, Çırkanaltı Mevkii, 30 ada, 14 parselde kayıtlı, 30/511 arsa paylı, dubleks mesken nitelikli, A Blok, zemin kat, 1 nolu bağımsız bölümün tam hissesinin 26.11.2013 tarih ve 20823 yevmiye nolu satış senedi ile davalı 3. Kişi Şahismail oğlu …’a satışına ilişkin borçlu davalı …’nın tasarruflarının Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2013/7266 esas sayılı takip dosyasındaki alacak miktarı ile sınırlı olarak iptaline dair karar verilmiş; hüküm, davacı vekilinin kanun yarına bozma istemli dilekçesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 05.04.2016 gün, 2016/109573 sayılı kanun yararına bozma talebi ile temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 363. Maddesinde “(Değişik: 20/7/2017-7035/33 md.) İlk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur. (2) Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, karar kanun yararına bozulur. Bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz. (3) Bozma kararının bir örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmî Gazetede yayımlanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, 30.01.2014 tarihinde açılmış, davalı vekili 18.08.2014 havale tarihli dilekçesi ile davayı kabul etmiş ve mahkeme 02.03.2015 tarihinde davanın kabulüne dair karar vermiştir. Karar tarihinde 6100 sayılı Kanun yürürlüktedir.
6100 sayılı HMK’nun yargılama giderlerinden sorumluluk başlıklı 326.maddesinde “(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.”, feragat ve kabul halinde yargılama giderleri başlıklı 312. Maddesinde “(1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir. (2) Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda 312. Maddede yer alan şartlar birlikte gerçekleşmediğinden 3. Kişi olan davalı …’ın da yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olması gerektiği halde yanılgılı değerlendirme ile yalnızca borçlu aleyhine hüküm kurulması hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK’nun 427/6.maddesine dayalı kanun yararına bozma talebinin kabulü ile hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA, gereğinin ifası için kararın bir örneği ile dosyanın YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA GÖNDERİLMESİNE, 19/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.