Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/5074 E. 2019/5820 K. 09.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5074
KARAR NO : 2019/5820
KARAR TARİHİ : 09.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, muris … ‘un murisin dava dışı … Şubesinden 22/03/2012 tarihinde 15.000,00 TL bedelli 48 ay vadeli kredi çektiğini, çekilen kredi ile ilgili banka tarafından davalı şirket nezdinde hayat sigortası yapıldığını, hayat sigortası tazminatının ödenmesi için davalı şirkete müracaat edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere hayat sigortası sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken 6100 Sayılı Yasanın 107. maddesine göre belirlenecek tazminat miktarının başvuru tarihinden itibaren ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, tüketici kredisi kapsamında hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davaya dayanak teşkil eden sigorta poliçesinin düzenlendiği tarih 22.03.2012 olup muris poliçe tarihinden 6 ay 15 gün sonra 07.10.2012 tarihinde vefat etmiştir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1328/1 maddesinde; “Sigortalı, intihar veya intihara teşebbüs neticesinde öldüğü takdirde
sigorta arasız olarak en az üç yıl devam etmiş bulunuyorsa sigortacı poliçede yazılı sigorta bedelini tamamen ödemekle mükelleftir; bu müddetin geçmesinden önce sigortalının intiharı anında akli melekeleri ne olursa olsun sigortacı sigortanın o andaki riyazi ihtiyatını öder.” hükmü amirdir. 6102 Sayılı (yeni) Türk Ticaret Kanununun 1503. hükmüne göre ise; “Sigortalı, yenilemeler de dahil olmak üzere, en az üç yıldan beri devam eden ve ölüm ihtimaline karşı yapılan bir sözleşmede, bu süre geçtikten sonra intihar ederse veya intihara teşebbüs sonucu ölürse, sigortacı sigorta bedelini ödemekle yükümlüdür.
Sigortalının intiharı veya intihara teşebbüsü sonucu ölümü, akli melekelerindeki bir rahatsızlık sebebiyle üç yıldan önce gerçekleşmiş ise sigortacı sigorta bedelini ödemek zorundadır.” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkemece, sigorta poliçesinin (sözleşmenin) düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 6762 Sayılı TTK’nın yukarıda belirtilen 1328. maddesi hükmü ve sigortalı ile sigorta ettiren arasında düzenlenen özel şart doğrultusunda değerlendirme yapılarak dava reddedilmiştir. 6102 Sayılı (yeni) TTK’nın yürürlük tarihi 01.07.2012’dir. Taraflar arasında imzalanan poliçe eski TTK’nın yürürlükte olduğu dönemde (22.03.2012) imzalanmış olmakla birlikte tazminatı doğuran ölüm olayı 6102 Sayılı TTK’nın yürülükte olduğu dönemde (07.10.2012) gerçekleşmiştir. Yeni TTK ile aynı tarihte yürürlüğe giren 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 4. Maddesinde; “ Eski hukuk yürürlükte iken gerçekleşmiş olup da Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihte henüz herhangi bir hak doğurmamıs olaylara Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Sigorta hukukuna münhasır bir düzenleme içeren 6103 Sayılı Yasa m.39/1 maddesine göre; “6762 sayılı Kanun yürürlükte iken yapılmış ve hüküm ifade etmeye başlamış sigorta sözleşmelerine, Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl süreyle 6762 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Ancak, bu bir yıllık süre içinde sigorta ettireni, sigortalıyı ve lehtarı koruyan hükümler bakımından, 1517 nci maddesi müstesna, Türk Ticaret Kanunu hükümleri geçerli olur.” denilmektedir.
Yukarıda yasal düzenlemeler çerçevesinde dava konusu somut olay yönünden bir değerlendirme yapacak olursak; yasa hükmündeki düzenlemeye göre önceki yasa döneminde yapılan sigorta sözleşmelerine bir yıl süreyle eski yasa hükümleri uygulanmaya devam edecektir (Genel Kural). Bununla birlikte bu bir yıllık süre içinde sigortalıyı (davacılar murisi) koruyan hükümler bakımından 6102 Sayılı (yeni) TTK hükümleri
doğrudan uygulanacaktır (Özel hüküm). Aynı hususu 6762 Sayılı Kanunda düzenleyen 1328. madde ile 6102 Sayılı Yasada düzenleyen 1503. madde metinleri karşılaştırıldığında 6102 Sayılı Yasa metninde yer alan düzenlemenin sigortalıyı koruyucu nitelikte olduğuna şüphe yoktur. Zira; Eski TTK 1328 maddesine göre; üç yıllık sürenin geçmesinden önce sigortalının intiharı anında akli melekeleri ne olursa olsun sigortacı sigortanın o andaki riyazi ihtiyatını (matematiksel karşılığını) ödeyecektir. Oysa 6102 Sayılı Yasa hükmüne göre üç yıl dolmadan önce gerçekleşen intihar akli melekelerdeki bir rahatsızlık sebebiyle gerçeklenmiş ise sigortacı sigorta bedelini (riyazi ihtiyatını değil) ödemekle yükümlüdür. Yeni yasa intihar olayının rahatsızlığın etkisiyle gerçekleşmesi halinde sigortalıyı koruyucu düzenleme getirmiş ve her iki durumda “sigorta bedelinin” ödenmesi gerektiğini belirterek eski yasa dönemindeki teknik ayrımları da ortadan kaldırmıştır.
Mahkemece, talebin reddi için gerekçe yapılan ve sigortalı ile sigorta ettiren arasında yapıldığı iddia edilen 01.02.2012 tarihli özel şartta; “01.02.2012 tarihinden itibaren sigortalı, intihar veya intihara teşebbüs sonucunda öldüğü takdirde, sigorta aralıksız en az 2 yıl devam etmiş ise şirket, poliçede yazılı olan sigorta bedelini tamamen ödemekle mükelleftir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan özel şartın somut olayda uygulama yeri yoktur. Yasanın açık ve amir hükmü karşısında normlar hiyerarşisinde alt norm niteliğindeki sigorta genel şartlarının ve özel şartların davacı aleyhine uygulanması hukuken mümkün değildir. Nitekim, 6102 Sayılı (yeni) TTK 1520/3 maddesindeki koruyucu hükümde de; 1503. maddenin sigortalı aleyhine değiştirilemeyeceği, değiştirilirse bu kanun hükümlerinin uygulanacağı emredilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, dava konusu olaya uygulanacak yasa maddesi 6102 Sayılı (yeni) Türk Ticaret Kanununun 1503. hükmüdür. Mahkemece, somut olaya uygulanacak yasa normunda hataya düşülmüştür. 6102 Sayılı Yasa hükmüne göre üç yıl dolmadan önce gerçekleşen intihar akli melekelerdeki bir rahatsızlık sebebiyle gerçekleşmiş ise sigortacı sigorta bedelini (riyazi ihtiyatını değil) ödemekle yükümlüdür. İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 29/04/2015 tarihli raporda; davacı murisi …’un anksiyete bozukluk ve depresif nöbet tanımına uygun hastalığının intihar düşünce ve eğilimine neden olma özelliğinin bulunduğu belirtilmiştir. Ancak, bu rapor hüküm kurmaya elverişli olmayıp alınacak yeni bir uzman raporu ile sigortalının intiharının akli melekelerindeki bir zayıflıktan
ileri gelip gelmediği açık ve kesin bir şekilde belirlendikten sonra poliçe tanzim tarihindeki sigortalının akli melekelerindeki zayıflığı hususu da irdelenmek ve poliçe tanzime ehil olup olmadığı tartışılmak 6102 Sayılı (yeni) Türk Ticaret Kanununun 1503. hükmü uygulanmak suretiyle varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 09/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.