YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4273
KARAR NO : 2019/7158
KARAR TARİHİ : 10.06.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili ile davalı … vekili tarafından talep edilmiş, davacılar vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 26.2.2019 Salı günü davalı … vekili Av. … ile davalı … vekili Av. … geldi. Davacılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalılar vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada, davacılar vekili; davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, davacı …’e çarpmasıyla oluşan kazada davacının ağır biçimde yaralandığını ve yatağa bağımlı hale geldiğini, maluliyet oranının % 96 olarak saptandığını, bakıma muhtaç hale geldiğini ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin bulunduğu, davacıda oluşan ağır cismani zarar nedeniyle tüm davacıların manevi zarara uğradıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL maddi ve toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Birleşen 2013/9 Esas sayılı davada, davacılar vekili; davacıların eşi/ babası …’in asıl davaya konu kazadaki yaralanması nedeniyle öldüğünü, ölüm olayı nedeniyle davacıların destekten yoksun kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 13.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 15.05.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, asıl ve birleşen işbu davadaki maddi tazminat taleplerini 33.581,86 TL’ye yükseltmiştir.
Birleşen 2014/630 Esas sayılı davada, davacılar vekili; davacıların eşi/ babası …’in asıl davaya konu kazadaki yaralanması nedeniyle öldüğünü, ölüm olayı nedeniyle davacıların manevi zarara uğradıklarını belirterek toplam 110.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; asıl davanın kısmen kabulü ile 2.853,97 TL. sürekli işgücü kaybı tazminatı, 1.562,06 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 2.097,65 TL bakıcı gideri ve 1.350,00 TL tedavi ve yol giderinden oluşan maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan birlikte tahsiline; davacı … için 4.000,00 + 2.000,00 TL ve diğer davacılar için 3.000,00 + 1.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan birlikte tahsiline, fazla isteğin reddine; birleşen 2013/9 Esas sayılı davanın kısmen kabulü ile davacı … için 22.718,18 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan birlikte tahsiline ve dava dışı Garanti Hesabı tarafından 22.07.2015’te davacıya ödenen 16.152,00 TL’nin bu miktardan mahsubuna, davacı …’nun maddi tazminat isteminin reddine; birleşen 2014/630 Esas sayılı davanın kısmen kabulü ile davacı … için 4.000,00 TL ve diğer davacılar için 1.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan birlikte tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. ve 20/d maddeleri gereği, araç maliki olan davalı …’ın sorumluluğuna hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına; oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporundaki kusur oranlarının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; 6111 sayılı Kanun kapsamında kalmayan tedavi giderlerinin ve davacı …’in destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda usulünce hesaplanmış ve bu raporların hükme esas alınmış olmasına göre; davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazları ile davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Asıl davada davacı taraf, dava konusu kaza sonucu davacı …’in ağır bedensel zarara uğraması nedeniyle, hem davacı … için hem de …’in eşi ve çocukları olan diğer davacılar için bu nedenle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, talebin kısmen kabulüne karar verilerek hükümde belirtilen miktarlarda manevi tazminata karar verilmiştir. Ne var ki, yargılama sürerken ölen …’in talep ettiği manevi tazminat ile davaya mirasçısı sıfatıyla devam eden diğer davacıların, …’in ağır bedensel zarara uğraması nedeniyle kendi adlarına ve …’in sonradan ölmesi nedeniyle onun mirasçısı sıfatıyla talep ettikleri manevi tazminat miktarları konusunda, denetime imkan verecek biçimde hüküm tesis edilmemiştir. Davacı … dışındaki diğer davacıların manevi tazminat istemlerinin iki ayrı sıfatlarına (kendileri için ve …’in mirasçısı olma nedenine) dayandığı dikkate alındığında, davacıların her bir sıfatları ve zararları için manevi tazminatın denetime olanak sağlayacak biçimde ayrı ayrı belirlenmeyişi nedeniyle, hükmün infazının ve denetiminin olanaksızlaştığı açıktır. Bu şekilde hüküm tesisi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2. maddesine aykırıdır.
O halde mahkemece; davacılar … ve … için, davaya konu kazada ağır bedensel zarara uğrayan ve yargılama sırasında ölen yakınları …’in bu zararı nedeniyle, hem kendileri için hem de … tarafından talep edilen manevi tazminat yönünden onun mirasçısı sıfatıyla davaya devam ettikleri dikkate alınmak suretiyle, manevi tazminatın ayrı ayrı ve denetime olanak sağlayacak biçimde belirlenip hüküm altına alınması gerekirken, HMK’nun 297/2. maddesine de aykırı olacak biçimde, yazılı olduğu gibi hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı taraf birleşen 2014/630 Esas sayılı davada, yakınlarının ölümü nedeniyle manevi tazminat isteminde de bulunmuş; mahkemece, hükümde belirtilen miktarda manevi tazminata hükmedilmiş ise de; bedeller somut olayın özelliklerine uygun olmamıştır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi (6098 sayılı TBK’nun 56. Md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların eşi/ babası olan …’in ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacıların ölene olan yakınlıkları nedeniyle duyacakları elemin derinliği, davacılar yakınının kazada % 96 oranında malul kalacak (felç) biçimde yaralandıktan yaklaşık 17 ay sonra öldüğü de dikkate alındığında oluşan zararın ağırlığı hususları gözönünde tutularak; olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacılar için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
4-Asıl davada, davacı …’in kazada oluşan maluliyeti nedeniyle bakıma muhtaç hale geldiği ve bakıcı gideri yapılmak zorunda kalındığı iddia edilerek bu zarar yönünden de tazminat isteminde bulunulmuş; mahkeme tarafından, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda talep hükme bağlanmıştır.
Davacı …’in kazadaki yaralanması nedeniyle felç olduğu ve sunulan rapora göre %96 oranında malul kaldığı, bakıma muhtaç hale geldiği; kazadan sonraki 6 ay boyunca hastanede yattığı ve sonrasında ise 11 ay evde bakımı sağlandıktan sonra öldüğü dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davacı … için bakıcı gideri zararının da hesaplandığı 21.04.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu incelendiğinde; davacının hastanede yattığı 6 aylık dönem için bu giderin hesaplanmadığı; ayrıca, hastaneden çıktığı tarih ile ölümünün gerçekleştiği tarih arasındaki 11 aylık dönem için hesaplanan bedelden de % 50 aile içi bakım gerekçesiyle hakkaniyet indirimi yapıldığı görülmektedir. Davacının felç boyutundaki ağır yaralanması sonucu hastanede yattığı dönem için, bakımı hastane görevlileri tarafından sağlanmış olsa dahi, bakım şartlarının ağırlığı nedeniyle davacı yakınlarının sürekli hastanede bulunmak zorunda kalmasının kaçınılmazlığı karşısında ilave giderlerin doğması olağandır. Bu nedenle de, davacının hastanede yattığı 6 aylık dönem için de bakıcı gideri hesaplanmalıdır. Yine, davalı … sürücüsünün kusuru ile gerçekleşen kaza (haksız fiil) nedeniyle zarara uğrayan davacının bu zararının giderilmesi gerektiği; zararın artmasında hiçbir müterafik kusuru bulunmayan ve dava konusu olay nedeniyle oluşan zarara katlanmak zorunda kalan davacının tazminat alacağından hakkaniyet düşüncesi ile indirim yapılamayacağı için, aile içi bakım düşüncesi ile bakıcı giderinden hakkaniyet indirimi yapılması, Dairemiz yerleşik uygulamaları ile makul kabul edilmemektedir. Bu itibarla, hesaplanan bakıcı giderinden aile içi bakım indirimi yapan rapor, bu yönden hatalıdır.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; davacı …’in kaza ile ölüm tarihi arasındaki sürenin tamamı için ve hesaplanacak zarardan herhangi bir hakkaniyet indirimi yapılmadan bakıcı giderinin hesaplanması hususunda, rapor düzenleyen bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi de doğru olmamıştır.
5-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davacı …’in maluliyeti nedenine dayanan manevi tazminata ilişkin davacı yan temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin tüm temyiz itirazları ile davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle, anılan yöne ilişkin davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, duruşmada vekille temsil olunmayan davacılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda dökümü yazılı 3.037,30 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı …’dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 10/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.