Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/4238 E. 2018/12789 K. 25.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4238
KARAR NO : 2018/12789
KARAR TARİHİ : 25.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi tazminat davasının kısmen kabulüne,manevi tazminat davasının kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı asıl … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan Dursun sevk ve idaresindeki ve diğer davalı … Tur adına kayıtlı davalı … şirketince sigortalanan 48SG6839 plakalı aracın kendisine çarparak yaralanmasına neden olduğunu, uzun süre yatağa bağımlı halde yaşamak zorunda kaldığını, koltuk değneğiyle yürüyebildiğini, yaz aylarında çalışan müvekkilinin çalışma imkanını kaybettiğini, olayda davalı tarafın asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek, davalının 5000,00TL(tedavi-kontrol geliş gidiş ücreti ,araç tamir masrafı, gelir kaybı, işten güçten kalma tazminatı) maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline ve müvekkilinin duyduğu üzüntü ve acının kısmen telafisi için 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiş,17.06.2015 havale tarihli dilekçesinde ise maddi tazminat taleplerini tedavi gideri(hastane kontrol gidiş-geliş) ve aracın tamir masrafları yönünden daralttıklarını beyan etmiştir.
Davalılar … ve … Turizm Ltd. Şti vekilleri cevap dilekçelerinde davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile; 4216.51 TL maddi tazminatın (Davalı … şirketinin sorumluluğu sigorta limiti ile sınırlı olmak kaydı ile) davalılar … Tur.Ltd.Şti ve … bakımından olay tarihi olan 20.04.2013 tarihinden itibaren,davalı … şirketi …. bakımından ise dava tarihi olan 30.10.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 1.maddesi gereğince yasal faiz işletilmesi kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20.04.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 1.maddesi gereğince yasal faiz işletilmesi kaydı ile davalılar Varlık Tur. Ltd. Şti ve … bakımından müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş;hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı …’in (4) (5) ve (6) nolu bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davacının yaralanması ile sonuçlanan kaza nedeniyle uğradığını iddia ettiği tedavi-kontrol geliş gidiş ücreti ,araç tamir masrafı, gelir kaybı, işten güçten kalma tazminatı şeklindeki maddi kazanç kayıpları için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL maddi tazminat ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 15.000 TL tazminat talep etmiş, ancak 5.000 TL maddi tazminat talebinin ne kadarlık kısmının tedavi-kontrol geliş gidiş ücreti ,araç tamir masrafı, gelir kaybı, işten güçten kalma tazminatı olduğu, dava dilekçesinde açık değildir. Bu durumda mahkemece HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi doğrultusunda, davacı vekiline dava dilekçesinde talep edilen 5.000,00 TL’nin kalem kalem açıklattırılması gerektiğinin gözetilmemesi doğru değildir.
3-Davacı vekili 17.06.2015 havale tarihli dilekçesinde ise maddi tazminat taleplerini tedavi gideri(hastane kontrol gidiş-geliş) ve aracın tamir masrafları yönünden daralttıklarını beyan etmiş olup, 6100 HMK’ nda “talep
daraltmak” şeklinde bir taraf işlemi bulunmayıp, söz konusu talebin 1 inci bentteki eksiklik tamamlandıktan sonra, HMK’nun 307 vd. maddelerinde düzenlenen davadan feragat hükümlerine göre değerlendirilerek hüküm kurulmaması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
4-Kabule göre,25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür. Sigorta şirketinin, poliçe primini ödeyen işleten ile sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Somut olayda dava 10.07.2013 tarihinde 6111 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden sonra açılmıştır. Mahkemece sözü edilen yasa değerlendirilmeden hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacılar tarafından faturalandırılan belgeli tedavi giderleri tespit edilerek mahkemece bu bedellere hükmedilmiştir. Oysaki davacılar tarafından talep edilen ve belgelendirilen tedavi giderleri 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesi kapsamında olup, dava dışı SGK’nın sorumluluğunda bulunduğundan, belgeli tedavi giderleri bakımından davalılara husumet yöneltilip yöneltilemeyeceğinin tartışılması gerekir. Eksik incelem ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
5-Kabule göre; davacı vekili dava dilekçesinde kazada hasarlanan davacıya ait motosikletin tamir masraflarını talep etmiş, Mahkemece, davacının talep edebileceği araç hasar
bedelinin belirlenmesi bakımından, herhangi bir inceleme yapılıp rapor alınmaksızın, davacı tarafça sunulan ve Honda Kıvrak Motor tarafından düzenlenen 18.05.2013 tarihli fatura bedeli 1.299,49 TL esas alınmak suretiyle maddi tazminata dahil edilmek suretiyle davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir. Trafik kazası nedeniyle davacının aracında oluşan hasar bedelinin tahsili istemine ilişkin davada, davacının uğradığı gerçek zarar miktarı oranında ve tarafların kusur durumlarına göre tazmine hükmolunabileceğinden, mahkemece gerçek zararın tespiti gerekmekte olup bu tespitin yapılması da özel ve teknik bilgiyi gerektirmektedir. 6100 Sayılı HMK’nun 266/1.maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir” düzenlemesine yer vermiştir.
Mahkemece, dava konusu trafik kazasında hasarlanan davacının aracındaki gerçek zarar miktarının belirlenmesi yönünden hasar konularında uzman bilirkişi(makina mühendisi)’den ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; sadece davacının sunduğu onarım faturasındaki bedellere göre değerlendirme yapılması ve eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
6- Davacı vekili, dava konusu kaza sonucu davacının yaralanmasından duyulan üzüntü nedeniyle 10.000,00 TL. manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece talebin kabulüne karar karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56.(818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47.) maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve
şartlar açıkça gösterilmiştir.Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu davacının duyduğu acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, zararın ağırlığı, kazanın meydana geldiği tarih ve olay tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurularak davacı için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha düşük manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan yüksek miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı …’in (4) (5) ve (6) nolu bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının REDDİNE,(2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan ve re’sen görülen nedenlerle hükmün BOZULMASINA,(4) (5) ve (6) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı …’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’e geri verilmesine 25/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.