Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/3878 E. 2018/12226 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3878
KARAR NO : 2018/12226
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili; davacılardan …’nun 08/02/2012 günü, yaya geçidini kullanarak yolun karşısına geçmek isterken davalı … yönetimindeki aracın orta refüjde davacıya çarptığını, davacılardan …’nun sol ayağının kırıldığını, bu ayağına platin takıldığını, 30 tane dikiş atıldığını, gözlerinde görme problemi oluştuğunu, kırılan çene yerine plastik çene takıldığını, ağrılarından dolayı ızdırap çektiğini, halende hastaneye gidip geldiğini, hem maddi hemde manevi olarak etkilendiğini, evin her türlü ihtiyacını giderenin Vecihe olduğunu, meydana gelen kaza nedeni ile eşi ve çocukları ile ilgilenemediğini, bakıma muhtaç hale geldiğini belirterek 10.000,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminat talep ettiğini ve ayrıca davacı …’nun eşinin geçirdiği kaza nedeni ile maddi ve manevi olarak etkilendiğini, eşinin tedavisi ve evde 2 çocuğu ile ilgilendiğini, kendi lastikçi dükkanına gidememesi sonucu maddi kayıplarının olduğunu, manevi olarak yıprandığını belirterek 15.000,00 TL manevi tazminat ile 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; kazaya karışan … plakalı aracın sigortası bulunduğunu, davanın diğer davalı … Sigortaya karşı açılması gerektiğini, husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, olaya sebebiyet veren ana etkenlerden birinin hava ve yol şartları olduğunu, istenen manevi tazminatların fahiş olduğunu, maddi zararların belgelendirilemediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …Ş. vekili; kazaya karışan… plakalı aracın davalı şirket nezdinde ZMMS ile sigortalı bulunduğunu, kusur oranına göre sorumluluklarının bulunduğunu, şirketin davadan önce usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile davacı … bakımından 25.000,00 TL manevi tazminatın 08/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan …’tan tahsiline, davacı … bakımından 10.000,00 TL manevi tazminatın 08/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan …’dan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı … bakımından 140.803,42 TL maddi tazminatın 08/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, sigorta şirketinin poliçe limiti ile sorumlu tutulmasına, sigorta şirketi bakımından faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olarak belirlenmesine, davacı … bakımından maddi tazminat talebinin vazgeçme sebebi ile reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle uzman bilirkişice düzenlenen maddi tazminata ilişkin raporun hükme esas alınmasında, ayrıca manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itiazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava Borçlar Kanunu’nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat
ve 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
“Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen TBK’nın 46. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkosu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen zarar gören kişi hüküm anında tamamen iyileşmiş, çalışma gücündeki azalma ortadan kalmış ise; çalışma gücünün kaybı nedeniyle istenebilecek tazminat, zarar görenin iyileşme anına kadar çalışamaması nedeniyle ortaya çıkan kazanç kayıplarından ibarettir.
Davacı vekili, müvekkili Vecihe’nin trafik kazası sonucu yaralanması nedeni ile 18 ay geçici çalışma gücü kaybına uğradığını ileri sürmüş, ancak mahkemece bu yönde herhangi bir araştırma yapılmaksızın davacının kalıcı iş göremezlik zararının tahsiline karar verilmiştir.
Somut olayda, davacı …’ye ait, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 08.02.2012 giriş, 15.02.2012 çıkış tarihli, … sayılı epikrizinde; “ADTK sonrası 08.02.2012 de acil serviste tibia fraktürüne yönelik eksternal fiksatör uygulandığı, subdural hematom takibi için noroşurirji de yatan hasta mandibula ve sol tibia açık kırığı tespit edildiği, Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 18.04.2013 tarihli, 1435 sayılı raporunda; “Sol optik disk total soluk, görme sağ tam, sol 0,2 travma sonrası koku bozukluğu, sol tibia opere kırığı, tam iyileşme, simfizis mandibula kırığı ameliyatlısı olduğu”, 15.04.2013 de işitme testine tabii tutulduğu, 19.06.2014 tarihli raporda da koku almada azalma olduğu, tespit edilmiştir. Ceza dosyasında mevcut Adli Papor Formunda kemik kırığı ve hayati tehlikesi olduğu, meydana gelen arızanın BTM ile giderilemez, ağır derecede yaşamını etkiler nitelikte olduğu, duyu kaybı
nedeni ile 1 yıl sonra tekrar değerlendirilmesi gerektiği, doktor raporunda da 18 ayda iyileşebilir, şeklinde değerlendirme yapldığı, ATK 3. İhtisas Kurulu’nun 21.01.2015 tarihli raporunda davacı …’nin %48.0(yüzdekırksekiznoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının bildirildiği ancak iyileşme süresinin belirlenmediği, görülmüştür.
Somut olayda davacı vekili müvekkilinin geçici ve kalıcı çalışma gücü kaybına ilişkin zararının tazminini talep etmiş olması bakımından öncelikle iyileşme süresinin yukarıda açıklanan yöntemle belirlenmesi, iyileşme süresinin davacının çalışamadığı süre olarak iddia ettiği 18 aydan fazla olduğunun tespiti halinde, taleple bağlı kalınarak 18 ay geçici çalışma gücü kaybı olduğunun kabul edilmesi, sonrasında kalıcı iş göremezlik zararı hesabında olduğu gibi asgari ücret esas alınarak bu miktar üzerinden hesaplanacak geçici çalışma gücü zararının belirlenmesi gereklidir. Bu bakımdan mahkemece eksik araştırma ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davacılar vekilinin sair temyiz itiazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 9.004,10 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı …’dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 13/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.