YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3653
KARAR NO : 2019/343
KARAR TARİHİ : 17.01.2019
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden davanın kabulüne, dair verilen hükmün süresi içinde davalı … Sigorta A.Ş vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacı … ve …’nın yolcu olarak bulunduğu davalı … idaresindeki, davacı …’in yolcu olarak bulunduğu davalı … idaresindeki araç ve davalı … sevk ve idaresindeki aracın karıştığı kazada davacıların yaralandığını, davalı sigorta şirketlerinin kazaya karışan araçların sigortacısı olarak zarardan sorumlu olduğunu belirterek … için 5.000,00 TL maddi ve 7.000,00 TL manevi tazminatın, … için 4.000,00 TL … için 2.000,00 TL manevi tazminatın belirlenecek kusur oranlarına göre davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında davacı … için maddi tazminat talebini 5.671.87 TL ye yükseltmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre Davacı … ‘nun maddi tazminat talebinin kabulüne; geçici iş gücü kaybı nedeni ile 3.497,87 TL, taleple bağlı kalınarak tedavi gideri nedeniyle 2.500,00 TL olmak üzere toplam 5.997,87 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş. bakımından poliçe limiti ile sınırlı olarak davalı … ile dahili davalılar … ve … bakımından olay tarihi olan 09/07/2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte olmak üzere müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı … Sigorta A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı … Sigorta A.Ş vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, trafik kazası sonucunda yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
1086 Sayılı HUMK’nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK’nın (karşılık) 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK’un 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c), hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda dosyanın tetkikinden, mahkemece, 29.12.2015 tarihli kısa kararda maddi tazminat talebinin kabulüne; geçici iş gücü kaybı nedeni ile 3.497,87 TL, taleple bağlı kalınarak tedavi gideri nedeniyle 2.500,00 TL olmak üzere toplam 5.671.87 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir, ancak gerekçeli karar hüküm fıkrasında ise maddi tazminat talebinin kabulüne; geçici iş gücü kaybı nedeni ile 3.497,87 TL, taleple bağlı kalınarak tedavi gideri nedeniyle 2.500,00 TLolmak üzere toplam 5.997,87 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline denilerek, bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu hususlar, yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Kabule göre de; MK’nın 26. Maddesine göre; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” davacı vekili dava dilekçesinde 5000 TL maddi tazminat talep etmiş, 31.10.2014 tarihli ıslah dilekçesinde talebini 5.671,87 TL ye yükselttiğini bidirmiş, 05.12.2014 tarihli talep açıklama dilekçesinde işgöremezlik kaybına yönelik talebini 3.171,87 TL ye yükselttiğini, tedavi gideri talebinin ise 2.500,00 TL belirtmiştir. Mahkemece 3.497,00 TL iş gücü kaybı olmak üzere 5.997,87 TL ye hükmedilmiştir. O halde mahkemece, HMK’nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak iş göremezlik tazminatına hükmedilmemesi gerekirken talep aşımı yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … Sigorta A.Ş.’ye geri verilmesine 17/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.