Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/3634 E. 2019/517 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3634
KARAR NO : 2019/517
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili; davalıların sürücüsü ve maliki olduğu, davacı … şirketinin trafik sigortacısı olduğu aracın dava dışı yaya …’ya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında yaralanması nedeniyle dava dışı yayaya, davacı … tarafından 22.798,43 TL hasar bedeli ödendiğini, davalı sürücünün sürücü belgesi bulunmadığını, aracın sürücü belgesiz olarak kullanılması sebebiyle ödedikleri tazminatı davalılardan rucuen tahsili için Konya 3 İcra Müdürlüğü’nün 2012/5460 sayılı dosyası ile başlattıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptalini ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilerek takibin devamını talep etmiştir.
Davalı …; yetki itirazında bulunarak, ehliyetsiliğin kusura etki etmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …; yetki itirazında bulunarak arkadaşının karıştığı kazada kendisinin bir kusuru olmadığını, işleten sıfatının olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davacı … şirketinin rücu istemini sadece sigortalıdan isteyebileceği ile kaza nedeniyle davacı … şirketinin ödeme yaptığı yayanın malulüliyetinin oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları B.4. maddesine göre rücu şartları oluşmuşsa
zorunlu trafik sigorta şirketi sigortalısına rücu eder. Davacının zorunlu trafik sigortacısı olması ve başlatılan icra takibi ile açılan davanın taraflarından biri olmasına göre, davacı … yönünden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Diğer yandan davacı … şirketine sunulan dava dışı yayanın 27.01.2012 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu raporunda vücut fonksyon kaybı oranı %29,6 olarak belirlenmiş davacı … tarafından söz konusu rapor doğrultusunda %12 oranında maluliyete göre ödeme yapmıştır. 04.11.2015 tarihli Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporuna göre ise dava dışı yayanın maluliyeti olmadığına ilişkin rapor düzenlenmiş olması karşısında, mahkemece Adli Tıp Kurumunun düzenlediği rapor hükme esas alınarak karar verilmiş ise de yukarıda sözü edilen raporlar arasında çelişki olup, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan maluliyete ilişkin rapor alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca hükme esas alınan Adli Tıp raporunda dava dışı yayanın tedavisinin devam ettiği ve 6 aya kadar uzayabileceği belirtilmiş olmasına göre tedavi süresince dava dışı yayanın %100 malül sayılacağı gözönüne alınarak davacı … tarafından yapılan ödeme açıklanan bu hususta gözönüne alınarak değerlendirilmesi gerekirken maluliyeti bulunmadığından sigortalı yönünden eksik inceleme ile davanın reddi isabetli değildir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.