Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/3527 E. 2018/12199 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3527
KARAR NO : 2018/12199
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili, davalı … nezdinde trafik sigortalı aracın davacının eşi destek sürücünün kullandığı araca çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının eşinin vefat ettiğini, eşinin desteğinden yoksun kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile 57.500.00 TL’nin 10.000,00 TL’lik kısmının 27/12/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-)Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebi ile destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK.nun 98/1, 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali
Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir.
Bu durumda, ilke olarak davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmış ise bundan 8 iş günü sonrasında, başvuru yapılmamış ise dava tarihi itibarıyla, belirlenen tazminat alacağının tamamı için anılan tarihlere uygun faiz uygulanması gerekir.
Somut olayda; dosya içerisinde davalı … şirketine davacı … adına başvuru yapıldığına ilişkin belge bulunmamasına hasar dosyasındaki hasar bildirimi başlıklı föyde ihbar tarihinin 01.06.2007 olmasına göre, davalı … şirketinin ihbar tarihinin 01.06.2007 8 iş gün sonrası 14.06.2007 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerekir.
Mahkemece; hükmedilen tazminatın tamamına 14.06.2007 temerrüt tarihinden faiz yürütülmesi gerekirken, ilk talep edilen 10.000,00 TL’lik kısma dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru görülmemiştir.
3-) 6100 sayılı HMK’nun 107/1. maddesinde “davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı taraf, davalıdan talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatının tam olarak belirlenmesinin bilirkişi raporuyla mümkün olduğunu belirterek, davasını HMK’nun 107/1 maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açmış; destekten yoksun kalma tazminatının belirlendiği bilirkişi raporundan sonra, 11.02.2015 tarihli dilekçesi ile talebini artırmış ve bu bedelin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı tarafından, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulduğu gibi, faiz açıkça talep edilmiştir. Bu durumda, 11.02.2015 tarihli bedel artırım dilekçesinin dava dilekçesinin devamı olduğu gözetilerek harcı tamamlanan kısım için de faiz işletilmesi gerekirken yazılı şekilde sadece dava dilekçesinde talep edilen 10.000,00 TL tutara faiz işletilmesi doğru değildir.
4-) Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ile ticari faizi talep edilmiş olup kazaya neden olan … plakalı karşı aracın malikinin şirket olması nedeni ile, ticari işlerde uygulanması gereken ticari faize hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi doğru değildir.
2, 3 ve 4 nolu bentlerde yazılan hususlar bozma nedeni ise de; bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle mülga 1086 sayılı HUMK’nın 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde yer alan “57.800,00 TL” ibaresinden sonra gelen “10.000,00 TL’lik kısmının 27/12/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte” ibaresinin hükümden çıkarılmasına yerine “temerrüt tarihi olan 14.06.2007 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte” ibaresinin eklenmesine ve hükmün bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ve aşağıda dökümü yazılı 2.945,83 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.