Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/3431 E. 2018/12074 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3431
KARAR NO : 2018/12074
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili; 28/11/2013 tarihinde davalının ZMSS poliçesi ile sigortacısı olduğu araçta yolcu olarak bulunan davacıların kızları … ‘nın geçirdiği trafik kazası sonucu vefat ettiğini, davalı … şirketi tarafından … için 8.947,00 TL ve … için 11.691,00 TL tazminat ödenmişse de yapılan ödemenin yeterli olmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik ayrı ayrı 250,00’şer TL olmak üzere toplam 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 18/09/2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini … yönünden 30.378,00 TL ve … yönünden 31.379,12 TL olmak üzere toplam 61.757,12 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; davalı şirketin yapmış olduğu ödeme nedeniyle davacıların zararının karşılandığını, davacıların murisinin sigortalı araçta hatır için taşındığını ve müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacı … için 30.378,00 TL’nin ve davacı … için 31.379,12 TL’nin poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile 04/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen hesaplamanın (2 nolu bent hariç) hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı tarafından yapılan ödemeyi tazminat hesabı yapılmadan önce alan davacı, hesap tarihine kadar geçen süre nedeni ile aldığı paranın yasal faizi kadar kazanım elde etmiştir. Zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davacıya yapılan ödemenin, ödeme günü ile tazminatın hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizinin de ödeme tutarı ile birlikte hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda, davadan önce 04.04.2014 tarihinde yapılan ödemeyi rapor tarihi olan 18.03.2015’e kadar güncelleme yaparak mahsup etmesi gerekirken, hatalı ve yanılgılı değerlendirme ile ödeme tarihi ile dava tarihi 28.04.2014 tarihi arasında güncelleme yaparak rapor tazmini doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece, bilirkişiden davadan önce yapılan ödemenin (davacı temyizi bulunmayışı da gözetilerek) 18.03.2015 rapor tarihine kadar güncelleme yapılacak şekilde ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
3-Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği belirtilmiş; “Tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakimin, tazminatı indirebileceği ya da tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Somut olayda; davacıların desteğinin, davalının sigortaladığı araç sürücüsü … ‘ın sevk ve idaresindeki araçta yolcu olduğu, davalı sürücünün 160 promil alkollü olduğu, davacılar desteğinin alkollü sürücünün aracına
binmekle müterafik kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, TBK’nın 52. md. uyarınca maddi tazminattan %20 oranda müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken bu hususun karar yerinde değerlendirilmemiş olması doğru değildir.
4- 2918 sayılı KTK’nun 87/1. maddesinde “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir” düzenlemesine yer verilmiş; aracın hatır için verildiği ya da hatır için taşıma yapılan durumda oluşacak zararlarla ilgili değerlendirmenin genel hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir. Anılan kanun hükmünün atıf yaptığı genel hükümler, Türk Borçlar Kanunu’nun sorumluluğa ilişkin hükümleri olup, böylesi durumda 6098 sayılı TBK’nın 52. md. uygulama alanı bulacaktır.
Davalı taraf yaptığı tüm savunmalarda, davacılar desteğinin, trafik sigortalı araçta hatır için taşındığını ifade etmiştir.
Mahkemece müteveffa yolcu …’nın araç sürücüsü dava dışı müteveffa …’ın kız arkadaşı olduğu, geceleyin araçta seyir halinde iken kazanın meydana geldiği ve bu hali ile hatır taşımasının kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle indirim yapılmamışsa da kazaya ilişkin olarak yürütülen ceza soruşturmasında alınan beyanlarda, sürücünün desteğin erkek arkadaşı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, davacılar desteği ile araç sürücüsü arasındaki ilişki ve davacı desteğinin araçta herhangi bir bedel karşılığı taşınması durumu olmadığı gözetilerek, olayda hatır taşıması olduğu kabul edilerek tazminattan %20 indirim yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçe ile yazılı olduğu biçimde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3), (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 12/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.