Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/2995 E. 2018/11579 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2995
KARAR NO : 2018/11579
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali ve menfi davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın tasarrufun iptali davasının kabulüne, menfi tespit davasının reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı (birleşen dosya davacı) … vekili ve davalı … vekili tarafından duruşmalı temyiz edilmiş ise de, duruşma istemi miktardan reddedilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalılardan …’un müvekkiline olan borcuna karşılık 28.500 TL bedelli, 01/11/2010 tediye tarihli bonoyu verdiğini, borcun ödenmemesi üzerine … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, takibin kesinleştiğini, yapılan araştırmalarda … adına kayıtlı gayrımenkul ve araç bulunmadığını, bono üzerinde yazılan adrese gidildiğinde davalının adreste bulunamadığından haciz yapılamadığını, haciz tutanaklarının aciz belgesi hükmünde olduğunu,davalı …’ün babasından mirasen intikal eden … 1157 ada, 5 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini 21.02.2011 tarihinde diğer davalı kardeşi …’a devretttiğini, devrin müvekkilinnin alacağının doğumundan sonra yapıldığını, kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin alacağının muaccel olduğunu, rehinle temin edilemediğini, bu nedenlerle davalıların taşınmaz üzerindeki
tasarruflarının iptaline ve müvekkiline dava konusu alacağın cebri icra yoluyla tahsil yetkisi verilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, babasından kalan taşınmazdaki hissesini annesini ısrarı üzerine kardeşi olan davalıya devrettiğini, tedbir amaçlı olarak kendisini davacıya borçlu gibi gösterdiğini, bonoyu kendisinin imzaladığını, ancak bonoda yazılı meblağ karşılığı bir işinin olmadığını, çaycılık yaptığını, ailesiyle işleri tatlıya bağladığında bonoyu geri istediğini, davacının bonoyu geri vermediğini, kötü niyetli olduğunu, yapmış olduğu hisse devrinin muvazaalı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …; davanın haksız ve yersiz açıldığını, babasının vefatından sonra tüm kardeşlerinin 1157 ada, 5 parsel sayılı taşınmazdaki haklarını kendisine devrettiklerini,, bedelini ödediğini, ortada muvazaa olmadığını, kötü niyetli olmadıklarını, satışın yasal ve hukuka uygun olduğunu, kardeşi olan diğer davalının borcunun üçüncü kişiyi bağlamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DOSYA YÖNÜNDEN;
Davacı …; babasından kalan miras payını ölen kardeşinin eşine bırakması için annesinin baskı yaptığını, annesinin kırılacağını düşünerek bu talebi doğrudan reddedemediğini, çare olarak kendisini tanıdık birine borçlandırmış gibi göstererek miras payının üzerine haciz koydurmayı düşündüğünü, bunun üzerine 11/11/2010 tediye tarihli ve 28.500,00 TL bedelli bonoyu düzenleyerek davalıya verdiğini, bonoyu imzaladıktan bir ay sonra annesini ikna ederek miras payını sağır ve dilsiz olan kardeşi … ’a devrettiğini, devirden sonra bonoyu geri istediğini, davalının bonoyu iade etmediğini, bu devrin bağış olduğunu, satış olmadığını, muvazaalı olarak mal kaçırma niyetinin olmadığını, davalıya herhangi bir borcunun olmadığını ,davalının kötü niyetli olduğunu, … İcra Müdürlüğünün 2011/498 sayılı dosyasındaki senet karşılığı davalıya borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın haksız yere açıldığını, davacının müvekkiline senet karşılığı borcunun bulunduğunu, senede karşı senet prensibi gereğince davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davalar arasında irtibat bulunduğundan bahisle birleştirme kararı verilmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller, tüm dosya kapsamına göre tasarrufun iptali davasının kabulü ile; … İcra Müdürlüğünün 2011/498 sayılı dosyasındaki alacakla sınırlı olmak üzere … ada, 5 parsel sayılı taşınmazdaki 5 no’lu bağımsız bölümde bulunan taşınmazda davalı … tarafından diğer davalı …’a 21.02.2011 gün ve 1939 yevmiye ile temlik edilen hisse üzerine haciz ve satış yetkisi tanınmasına, menfi tespit davasının reddine karar verilmiş, hüküm davalı (birleşen dosya davacı) … vekili ve davalı … vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemi ile ayrı bir dava olarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi doğru değildir.
Mahkemece, menfi tespit davasının tefrik edildikten ve ayrı esasa kaydı yapıldıktan sonra, tasarrufun iptali davasının diğer ön koşullarının gerçekleşmiş olduğunun anlaşılması halinde, gerçek bir borç ilişkisinin varlığı tasarrufun iptali davasını etkileyeceğinden bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle re’sen hükmün BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı birleşen dosya davacısı …’a ve davalı …’a geri verilmesine 03/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.