Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/2960 E. 2018/11973 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2960
KARAR NO : 2018/11973
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı …Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalıların sürücüsü, malik-işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı oldukları aracın, 06.12.2012 tarihinde müvekkilinin öz oğlu 2010 doğumlu Barış Cenik’e çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın(sigorta şirketinin sorumluluğu sadece destek zararıyla sınırlı olmak üzere) davalılardan kaza tarihinden (sigorta şirketinin ise kısmi ödeme tarihinden) itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, kusursuz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …Ş. vekili, davacıya ödeme yapıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile, 1.021,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden kısmi ödeme tarihi 09.09.2013’ten, diğer davalılardan kaza tarihinden ve 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı …Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundaki kusur dağılımının oluşa uygun olması sebebiyle benimsenmesinde ve uzman bilirkişice düzenlenen maddi tazminata ilişkin raporun hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasında kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3- Mahkemece, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.000,00 TL manevi tazminatın davalılar Hicabi ve …’dan tahsiline karar verilmesine karşın, hükmün 6.bendinde, kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden davalı …’nın da diğer davalılarla müştereken ve müteselsilen vekalet ücreti ödemesine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı …Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı …ye geri verilmesine 10/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.