Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/2881 E. 2016/8000 K. 20.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2881
KARAR NO : 2016/8000
KARAR TARİHİ : 20.09.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, harca esas değeri 5.000 TL göstererek, müvekkiline ait davalıya kasko sigortalı aracın tek taraflı trafik kazası sonucu hasara uğradığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3500 TL hasar bedeli, 1000 TL aracın kullanılamamasından kaynaklı zarar ve 800 TL çekici masrafı olmak üzere toplam 5.300 TL’nin davalı … şirketine başvuru tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğini, başka bir şahsın kolluk makamlarına haber verdiğini, kaza yaptığı bildirilen şahsın herhangi bir ihbarının söz konusu olmadığını, kazadan yaklaşık 4-5 saat sonra davacının kolluğa gelerek bilgi verdiğini, kazadan sonra davacının 9 dakika gibi bir süre başka bir şahısla görüşme yaptığının tespit edildiğini, davacının iddiasına göre çocuğunun da yaralandığını, çocuğu yaralı olan bir şahsın kazadan sonra kolluğu ve hastaneyi aramadan başka bir şahısla görüşmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, sürücü değişikliği veya alkol nedeniyle araç sürücüsünün kaza mahallini terk ettiğini, kar mahrumiyeti ile ilgili bir klozun olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın belirtilen şekilde olmadığı, sürücü değişikliği yapıldığından bahisle davacı tarafından davalı hakkında açılan maddi tazminat davasının reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.nun1409.md (1282. maddesi) uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1409/2.md. (1281. maddesi) hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı tarafından, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu’nun 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyeti kasten yerine getirilmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususun sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilamları) Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacı vekili tarafından müvekkiline ait davalıya kasko sigortalı aracın tek taraflı trafik kazası sonucu hasarlandığı belirtilip birtakım zararların davalıdan tahsili talep edilmiş, davalı … şirketince ise davaya konu kazanın bildirildiği gibi meydana gelmediği, sürücü
değişikliği veya alkol nedeniyle araç sürücüsünün kaza mahallini terk ettiği, doğru ihbar mükellefiyetine uyulmadığı iddiasıyla davanın reddi savunulmuştur.
Mahkemece ispat külfetinin yer değiştirdiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı tarafından kazanın teminat dahilinde olmadığı ileri sürüldüğünden olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden davalı sigortacı üzerinde bulunmaktadır. Davalı sigortacı bu savunmasını soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlamalıdır. Dosya içerisinde yer alan jandarma görevlilerince tutulan 28.08.2013 tarihli kaza tespit tutanağına göre davacıya ait sigortalı aracın poliçe geçerlilik süresi içerisinde belirtilen yer ve şekilde tek taraflı trafik kazası sonucu hasar gördüğü sabittir. Dava konusu sigortalı aracın sürücüsünün kaza yerini terk etmiş olması tek başına teminat dışı hal olarak kabul edilemez. Dosya içerisinde ispat yükünü değiştirecek nitelikte somut bir delil bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, kazanın belirtilen şekilde olmadığının ve sürücü değişikliği yapıldığının soyut iddialarla değil ancak somut delillerle kanıtlanması gerektiğinden, davalı … şirketince ortaya konulan deliller ispat yükünü tersine çevirecek derecede somut nitelikte olmadığından, oluşan rizikonun ve hasarın teminat kapsamında kaldığının kabulü ile işin esasına girilerek, davacı delilleri toplanarak, davacının gerçek zararı konusunda bilirkişi incelemesi yapılarak davacının taleplerinin kasko poliçesi kapsamında olup olmadığı da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
2-Kabule göre de; dava dilekçesinde harca esas değer 5.000 TL olarak gösterildiği ve 5.000 TL üzerinden harç yatırıldığı halde, talep sonucu 5.300 TL olarak gösterildiğinden, bu husus davacı taraftan sordurularak talebin netleştirilerek çelişkinin giderilmesi, gerektiğinde eksik harcın tamamlatılması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) no’lu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile
hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.