Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/2629 E. 2018/11545 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2629
KARAR NO : 2018/11545
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı … A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tedavi masrafları ve çalışamaması nedeniyle uğramış olduğu kazanç kaybının nedeniyle 4.000,00 TL belirsiz alacak niteliğindeki tazminat alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen; 25.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 34.025,43 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, müvekkilinin maliki olduğu aracın 4 yıllığına … Lojistik Tic. Ltd. Şti.ne kiralandığını, ileride rücu sözkonusu olacağı için davanın şirkete ihbarı edilmesini, kusur oranlarının tespitinin gerektiğini, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …Ş. vekili, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, tazminat için şirkete başvurulmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne, ıslah talebi dikkate alınarak 34.025,43 TL maddi tazminatın, davalılar … ve Hesapçıoğlu A.Ş. yönünden 09.01.2012 tarihinden, sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile ve sigorta şirketi açısından poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 6.000,00 TL manevi tazminatın 09.01.2012 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile davalılar … ve Hesapçıoğlu A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı … A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle cismani tazminat istemine ilişkindir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalı … A.Ş. vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) “Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan” başlığı altında düzenlenen 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46. maddesinde (6098 sayılı TBK. Bedensel Zarar madde 54), bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmektedir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece, yapılan yargılamada davacının maluliyet oranının belirlenmesi için 03.04.2013 tarihinde Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkalığından alınan rapora göre davacının maluliyeti % 18 olduğu ve olağan yaşamına dönebilmesi için ihtiyaç duyduğu sürenin 3 ay olduğu rapor edilmiştir. Mahkemece, rapora itiraz üzerine alınan 28.03.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre davacının maluliyeti % 9 olduğu ve iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği rapor edilmiştir. Mahkemece raporlar arasında çelişkiyi gidermeksizin Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporu hükme esas alması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece, Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun
çelişkiyi giderecek yeni bir rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3)Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesine kazaya karışan araç için dava dışı … Lojistik Ticaret Ltd. ile arasında yapılmış 26.04.2010-26.04.2014 tarihleri arasında araç kiralama sözleşmesini ve ödeme planını ibraz etmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hâkimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hâkimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hâkimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece taraflar arasında uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin Maliye ve Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalı … A.Ş.’nin işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı … A.Ş. vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … A.Ş. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya ve davalı … A.Ş.’ye geri verilmesine 03/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.