YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2576
KARAR NO : 2018/11900
KARAR TARİHİ : 10.12.2018
MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu motorsikletin karıştığı kazada, araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır biçimde yaralandığını ve işgöremez hale geldiğini, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kazada tam kusurlu bulunduğunu ve davalının zarardan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 03.09.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 46.994,32 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacının yolcu olduğu motorsiklete ait poliçenin tanzim saatinin kazadan sonra olduğunu, kaza saatini kapsar poliçe olmadığı için zarardan sorumlu olmadıklarını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla poliçe limitiyle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında gerçek zarardan sorumlu olduklarını, sigortalı araçta yolcu olan davacı yönünden müterafik kusur ile hatır taşımasının değerlendirilmesi ve tazminattan indirim yapılması gerekiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 41.355,00 TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davaya konu kazayı yapan ve davacının yolcu olduğu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu ve zarardan bu sıfatla sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle, davalıya husumet yöneltmiş; davalı sigortacı, poliçenin kaza saatini kapsamadığını savunmuş; mahkeme ise, davalı tarafından düzenlenen poliçenin başlangıç tarihinin 11.08.2013 saat 12:00 ve kaza tarihinin aynı gün saat 16:00 olması nedeniyle, davacı zararının poliçe kapsamında olduğunu kabul ederek davalının sorumluluğuna karar vermiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sigorta kapsamında sigortacının zarardan sorumlu tutulabilmesi için, rizikonun poliçe vadesi içinde gerçekleşmesi gerekir.
Davaya konu edilen kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında sigorta hukuku düzenlenmiş olup TTK’nun 1401- 1452. maddeleri arasında, tüm sigorta türleri bakımından uygulama alanı bulacak olan, sigorta sözleşmelerine ilişkin genel esaslar belirlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 1405/1. maddesindeki “sigortacı ile sigorta sözleşmesi yapmak isteyen kişinin, sözleşmenin yapılması için verdiği teklifname, teklifname tarihinden itibaren otuz gün içinde reddedilmemişse sigorta sözleşmesi kurulmuş sayılır” düzenlemesi ile, sigorta sözleşmelerinin kuruluşu hüküm altına alınmış; sigortacının sorumluluğunun başlangıcı ise, TTK’nun 1421/1. maddesinde “aksine sözleşme yoksa, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksidinin ödenmesi ile başlar” şeklinde düzenlenmiştir.
İyiniyet ve karşılıklı güven ilişkisine dayanan sigorta sözleşmelerindeki doğru beyan yükümlülüğü, TTK’nun 1435/1. maddesinde “sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise,
önemli kabul edilir” denilerek düzenlendikten sonra; TTK’nun 1439/1. maddesinde, bu yükümlülüğe uyulmamasının yaptırımı “sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440 ıncı maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez” şeklinde düzenlenmiştir.
TTK’nun 1458/1. maddesinde ise, geçmişe etkili sigorta “sigorta, sigorta koruması sözleşmenin yapılmasından önceki bir tarihten itibaren sağlanacak şekilde yapılabilir. Ancak, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkmış olduğu, sözleşmenin yapılması sırasında, sigortacı ile sigorta ettiren ve sigortadan haberi olmak şartıyla, sigortalı tarafından biliniyorsa sözleşme geçersizdir. Rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalktığının sigorta ettiren veya sigortalı tarafından bilinip sigortacı tarafından bilinmediği durumlarda, sigortacı sözleşme ile bağlı olmamakla birlikte, ödenmesi gereken primin tamamına hak kazanır” denilmek suretiyle düzenlenmiştir.
Davaya konu somut olay incelendiğinde; davaya konu kazanın tarih ve saatinin, kaza tespit tutanağında 11.08.2013 saat 15:30 olarak ve kazada yaralananlara ilişkin hastane kayıtlarında 11.08.2013 saat 16:15 olarak belirtildiği; davalıya husumet yöneltilmesine yol açan trafik sigorta poliçesinin tanzim tarihinin 11.08.2013 saat 18:16 ve poliçe başlangıç saatinin ise aynı gün saat 12:00 olduğu görülmektedir. Davalı adına, acentesi olan… Sigorta Hizm Ltd. Şti. tarafından 18:16’da poliçe tanzim edilmiş olup sigorta prim tutarının peşin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Anılan bu belgelere göre, poliçenin tanzim saati, davacının cismani zarara uğradığı kazanın saatinden sonraki bir zaman dilimine ilişkin görünmekte; sigortacının üstlendiği rizikonun gerçekleşmesinden sonra poliçenin tanzim edildiği izlenimi uyandırmaktadır. Bu itibarla; davalı sigortacının sigorta poliçesi gereği sorumluluğunun başlamasından sonra, davaya konu kazanın gerçekleşip gerçekleşmediğinin (rizikonun poliçe vadesi içinde olup olmadığının) saptanması önem kazanmaktadır. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, sigortacının sorumluluğunun başlaması için, poliçede kararlaştırılan
primin ödenmiş olması gerekliliği ile poliçenin tanzim saati dikkate alındığında, kaza saatinin netleştirilmesindeki zorunluluk açıkça ortaya çıkmaktadır. Mahkemenin bu hususta herhangi bir araştırma yapmadan ve davalı yanın bu savunması üzerinde durmadan karar vermesi, eksik inceleme mahiyetindedir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalı sigortacının trafik sigorta poliçesi kapsamında davacının zararından sorumluluğunun doğması için, davalı poliçesinin vadesi içinde gerçekleşmiş bir kazanın olması gerektiği; davalı trafik sigortacısının sorumluluğunun, ancak poliçe priminin ödendiği andan itibaren başlayacağı hususları gözetilerek, davaya konu kazaya ilişkin tutanağı düzenleyen tutanak mümzileri de dinlenmek suretiyle kazaya ilişkin tüm belgeler incelenip kaza saatinin netleştirilmesi; davalı sigortacı ile acentesi sıfatıyla poliçe tanzim eden … Sigorta Hizm. Ltd. Şti’nin ticari kayıtları üzerinde yapılacak incelemeyle poliçe priminin tahsil edildiği saatin ve poliçenin davalı sigortacının sistemine girdiği saatin saptanması; bu belirlemelerden sonra, yukarıda anılan yasal düzenlemeler de dikkate alınıp davalı sigortacının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 10/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.