Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2016/19667 E. 2019/5989 K. 13.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19667
KARAR NO : 2019/5989
KARAR TARİHİ : 13.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı Duman Özel Sağlık Tesisleri Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı Duman Özel Sağlık Tesisleri Ltd. Şti. vekili, müvekkilinin davalı Demer Emlak Taşımacılık İnş. Mad. İth. İhr. San. Turz. Ve Tic. Ltd. Şti. ile aralarında akdedilen 20/12/2008 tarihli sözleşmeden doğan alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını, itirazın iptali davası sonucu alacağın kesinleştiğini ve haksız yere itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet veren davalı Demer şirketinin icra inkar tazminatına mahkum edildiğini, davalı Demer’in müvekkili davacıya olan borcunun doğumundan sonra, müvekkilinin alacağını tahsil etmesine engel olmak amacıyla maliki olduğu 41 adet gayrimenkulünün hepsini 15/06/2009
tarihinde diğer davalı şirket Pupa A.Ş.’ye devrettiğini, davalı Demer’in başka bir alacaklısı olan dava dışı Eko İnşaat Turizm Yönetim Hizmetleri Tic. ve San. A.Ş. tarafından …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile, davalı Demer ve diğer davalı Pupa A.Ş. aleyhine muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali davası ikame edildiğini, anılan davada yapılan yargılama esnasında alınan ve 11/05/2012 tarihinde mahallinde yapılan keşfin akabinde hazırlanan bilirkişi heyet raporunda davalılar arasındaki satış işlemlerinin muvazaalı olduğunun tespit edildiğini, bu sebeple davanın aleyhlerine bitme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünen davalıların Pupa A.Ş., Denizbank A.Ş., Deniz Finansal Kiralama A.Ş.’nin anılan davanın davacısı Demer den alacaklı Eko İnşaat Turizm Yönetim Hizmetleri Tic. Ve San. A.Ş. İle anlaştıklarını ve davanın sulhle sonuçlanmasını sağladıklarını, bu şekilde Demer’ den alacaklı olan bir şirketin alacağını anlaşmak suretiyle bertaraf eden davalıların, muvazaalı olarak Pupa A.Ş. ne devredilen taşınmazları bu kez yine kanunları dolanmak ve davalı Demer ‘in alacaklılarını zarara uğratmak kastıyla diğer davalı … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ne muvazaalı olarak devrettiğini, bağımsız bölümlerin satışının Borçlar Kanunu 19.maddesi gereğince muvazaalı yapıldığının tespitine ve dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak … İcra Müdürlüğü’nün 2009/22770 sayılı dosyasından ve güncel kapak hesabı tutarı üzerinden taraflarına haciz ve satış talep etme hakkının tanınmasını talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili, davacı şirket tarafından Pupa Gayrimenkul Kiralama ve Yönetim Hizmetleri A.Ş. ile Demer Emlak Taşımacılık İnşaat Madencilik İth. İhr. San. Tur. ve Tic. Ltd. Şti arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak muvazaa iddiası ile davanın ikame edildiğini, müvekkili şirketin dava konusu edilen Opsiyon Hakkı Sözleşmesinin tarafı olmadığını, bu sözleşmenin ticari anlamda faaliyet gösteren şirketlerin aralarında akdetmiş oldukları ticari bir anlaşma olduğu kanaatinde olduklarını, bu sözleşmenin müvekkili ile bir ilgisi olmadığı gibi, müvekkili şirket ile diğer Davalı Demer Emlak Taşımacılık İnşaat Madencilik İth. İhr. San. Tur. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki hukuki ilişkinin huzurdaki dava ile de bir ilgisi bulunmadığını, huzurdaki davada taraf sıfatı bulunmayan müvekkili şirket yönünden davanın husumet bakımından reddini talep
ettiklerini, İ.İ.K 277. maddesinde tasarrufun iptali davalarının kimler tarafından ikame edilebileceğinin belirtildiğini, diğer davalı Demer Ltd. Şti’nin aciz halini belirtir herhangi bir belge dosyaya ibraz edilmediğini, işbu hükme göre; ancak elinde geçici veya kat’i aciz belgesi bulunan alacaklının dava açabileceğini, davacı tarafından dava ikame edilirken bu hususa ilişkin bir beyanda bulunulmadığını bu nedenle açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … AŞ. Vekili, davacı şirket tarafından Pupa Gayrimenkul Kiralama ve Yönetim Hizmetleri A.Ş. İle Demer Emlak Taşımacılık İnşaat Madencilik İth. İhr. San. Tur. Ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak muvazaa iddiası ile huzurdaki davanın açıldığını, müvekkili bankanın dava konusu edilen opsiyon hakkı sözleşmesinin tarafı olmadığını, bu sözleşmenin ticari anlamda faaliyet gösteren şirketlerin aralarında akdetmiş oldukları ticari bir anlaşma olduğunu, bu sözleşmenin müvekkili ile bir ilgisi olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, diğer davalı borçlunun aciz hali bulunmadığını, tasarrufun iptali davasının açılma koşullarının oluşmadığını, davalı Demer Emlak Taşımacılık İnşaat Madencilik İth. İhr. San. Tur. ve Tic. Ltd. Şirketinin müvekkili bankanın İstanbul Kurumsal Şube müşterisi olduğunu, bahse konu davalı ile müvekkili banka arasında bankacılık faaliyetlerinden kaynaklanan müşteri ilişkisi bulunduğunu, iş bu ilişki kapsamında taraflar arasında kredi ilişkileri de kurulduğunu,müvekkili banka tarafından bahse konu müşterisinin kredi borçlarının kapanması amacı ile muvazaalı bir işlem yapılmadığını,bu nedenle açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. vekili, iptali talep edilen tasarrufun takip konusu borcun doğumundan sonra yapılması gerektiğini, dava konusu alacağın doğduğu tarihin tasarruf tarihlerinden sonra 10/07/2009 tarihi olduğunu, dava konusu taşınmazlara ilişkin tasarruf tarihlerinin ise daha önce olduğunu,davanın öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle reddini talep ettiklerini, davanın süresi içerisinde ikame edilmediğini, 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde açılmayan iş bu davanın reddini talep ettiklerini, İİK’ nda tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için dava şartlarının emredici hükümlerle belirlendiğini, davacı tarafından ikame edilen davanın tasarrufun iptali davası
olduğunu, müvekkili şirket ile birleşen Pupa Gayrimenkul Kiralama ve Yönetim Hizm. A.Ş. ve diğer davalı arasında yapılan satış işleminin gerçek bir satış işlemi olduğunu, davacıyı kandırmaya yönelik bir işlem olmadığını, davanın açılması anında dava şartlarının bulunmaması sebebi ile de huzurdaki davanın reddi gerektiğini ,dava konusu taşınmazların müvekkili şirket tarafından faaliyetine uygun bir şekilde şirket birleşmesi yolu ile devraldığını ve dava konusu taşınmazların maliki haline geldiğini, müvekkilinin iyiniyetli 3.kişi olduğunu, davaya ilişkin olarak herhangi bir husumetinin bulunmadığını, satın alma işlemi sırasında taşınmazların bedellerinin gerçek değerleri üzerinden tam ve eksiksiz hali ile ödendiğini, satış bedeli ile taşınmazların değeri arasında bir orantısızlık bulunmadığını, satın alma işleminin hukuka uygun ve gerçek değeri üzerinden yapıldığını,bu nedenle açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu tasarruflara konu, … ilçesinde bulunan 41 adet taşınmazın tamamının borçlunun elinden çıktığı tarih 15/06/2009 olduğunu dava 24/11/2014 tarihinde açıldığını, davanın İİK 284. maddesindeki 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı bu nedenle davalı vekillerinin hak düşürücü süre itirazlarının haklı ve yerinde olduğu kanaatine varılmış davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Duman Özel Sağlık Tesisleri Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava TBK’nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.
1-HMK’nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK’nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte
gitmemektedir. İİK’nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK’nin 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK’nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. TBK’nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zaman aşımı söz konusu olmaz ve İİK’nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Mahkemece ileri sürülüşe göre davanın İİK. 277. Ve devamı maddelerinden kaynaklanan tasarrufun iptali davası olarak tavsif etmiş isede davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığı bu halde mahkemenin hukuki tavsif yapamayacağı gözönüne alınarak ve hak düşürücü süre eldeki davaya uygulanmayacağı, davacının talebine göre davanın TBK’nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın red edilmesi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Duman Özel Sağlık Tesisleri Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.